8 Aralık 2019'da Çin'in Wuhan şehrinde ilk kez görülen, ciddi akut solunum yolu sendromuyla (Severe Acute Respiratory Syndrome) seyreden bir enfeksiyon, kısa sürede yayılmış, birçok ülkede görülmeye başlamış, hastalık ve ölüm vakalarında hızla artışa neden olmuştur. Koronavirüs ailesinden olan enfeksiyon ajanına, 'Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2)' ve başladığı yıl esas alınarak COVID-19 adı verilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Mart 2020'de COVID-19 salgınının Uluslar arası Kamu Sağlığı Acil Durumu hâlini aldığını ve pandemi olduğunu ilan etmiştir.
Pandemiyi kontrol altına almak için ulusal ve uluslararası yoğun önlemlere, sağlık alanındaki gelişmelere ve teknolojik ilerlemelere rağmen, vaka ve ölüm sayısı trajedik biçimde artışını sürdürmekte, pandemi dalgası tüm dünya ülkelerini, sağlığın yanı sıra psikolojik, sosyal ve en çok da ekonomik yönden tehdit etmektedir. Daha önceki pandemi tecrübelerinde görüldüğü gibi, salgın kotrolünde uygulanan izolasyon önlemleri, yeni bir dalga ya da dalgaların görülme olasılığı, kaynakların salgınla mücadeleye sevkedilmiş olması ve belirsizlik süreci ülkelerin geleceğini olumsuz olarak etkilemektedir.
DSÖ, 22 Mayıs 2020 tarihinde dünyada doğrulanmış toplam yeni vaka sayısını 4.993.470, ölüm kaydını 327.738 olarak bildirmiştir. COVID-19 nedeniyle ölüm oranı 5 Mayıs 2020 tarihi itibariyle %3,8 olarak hesaplanmıştır. Sağlık Bakanlığı resmi verilerine göre, 22 Mayıs 2020 itibariyle Türkiye'de toplam vaka sayısı 154.500, ölüm sayısı 4.276, iyileşen vaka sayısı da 116.111'dir.
Savaş, göç gibi insan iradesiyle ortaya çıkan veya kuraklık, pandemi, doğal felaketler gibi diğer olağanüstü durumlar, toplumlarda çoğunlukla kadın ve çocuk sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Geçmiş pandemi deneyimleri, sağlık hizmetlerinde koruyucu, önleyici hizmetlerin dolayısıyla üreme sağlığı problemlerinin ikinci planda kalacağını göstermiştir. Kısa vadede zorunlu olarak, lojistik ve üretim sektörleri de dâhil üreme sağlığı hizmetlerindeki aksama ve erteleme şeklinde değişen öncelikler, orta ve uzun vadede üreme sağlığı problemlerinin artmasına, sonuç olarak toplumların olumsuz etkilenmesine yol açacaktır.
Olağanüstü durumlarda stres altındaki insanların biyo-psiko-sosyolojik olarak fertilite davranışında değişiklik görülmektedir. Strese biyolojik yanıt olarak olarak üremenin durdurulduğu, ertelendiği ve biyolojik kaynakların stresle başetmeye ayrıldığı bilinmektedir. Psiko-sosyolojik ve davranışsal olarak ise izolasyonda çiftlerin birarada uzun zaman geçirmesinin ve kontraseptif yöntemlere ulaşmadaki aksamaların etkisiyle doğurganlığın, istenmeyen gebeliklerin ve düşüklerin artacağı öngörülmektedir.
Üreme sağlığının önemli bir bölümünü maternal, antenatal ve yenidoğan sağlığı oluşturmaktadır. COVID-19 açısından, hastalığın gebelik sürecinde geçirildiği taktirde fetal teratojenik ve uzun dönemde istenmeyen etkilerinin olup olmayacağı, hastalığın gebe kadınlarda daha ağır bir seyri olup olmadığı, vertikal bulaş ile gebelik ya da doğum sürecinde bebeğe geçiş olup olmadığı, kadının sonraki gebeliklerini etkileyebilecek kalıcı ve olumsuz etkilerin olup olmayacağı, emzirme sürecinde bebeğe bulaşın mümkün olup olmadığı, dolayısıyla perinatal olumsuz sonuçların görülüp görülmeyeceği tartışılmaktadır. Dünya'da COVID-19 enfekte gebe vaka sayıları net olarak bilinmemekte, bildirilen vaka çalışmaları bulunmakta, genellenebilir net sonuçlara henüz varılamamaktadır. Şu ana kadar bildirilen vakalar genel olarak geç gebelik dönemindedir. Konu ile ilgili çalışmalar devam etmekte ve bilgiler sürekli güncellenmektedir. Daha önceki pandemilerde, gebelikte enfeksiyon daha ağır seyretmiş, erken doğum oranlarında, özellikle termde maternal ve fetal ölüm oranlarında artış olmuştur. Gebelikteki immün sistem değişiklikleri, enfeksiyonların ve COVID-19'un gebe olmayanlara göre farklı seyredip seyretmediği konusu bu kitabın bir bölümü olarak okuyuculara sunulmuştur.
Rutin yürütülen sağlık hizmetlerinin uygulanmasında ve erişiminde güçlüklerin sonucu olarak, aile planlaması hizmetlerinin, cinsel yolla bulaşan hastalıkların önlenmesinin, güvenli gebelik sonlandırılmasının, infertilite tedavisinin, kadına yönelik ve aile içi şiddetin önlenmesinin, istenmeyen gebeliklerin, düşüklerin ve komplikasyonlarının, gebelik komplikasyonlarının önlenmesinin, zamanında ve etkili yönetilmesinin geri planda kalacağı, ilişkili sağlık sorunlarının ve komplikasyonlarının artacağı, adölesanlar gibi toplumun dezavantajlı/ incinebilir gruplarına erişimin aksayacağı dolayısıyla son yıllarda üreme sağlığında katedilen iyileşmenin gerileyeceği öngörülmektedir.
DSÖ tüm kadınların, doğrulanmış bir COVID-19 enfeksiyonuna sahip olup olmadıklarına bakılmaksızın, güvenli ve pozitif bir doğum deneyimi yaşama hakkına sahip olduğunu, psikolojik sağlık hizmetlerini kapsayan anne ve yenidoğan hizmetlerinin sürekliliğinin önemini vurgulamıştır.
Obezite, diyabet, astım, hipertansiyon gibi hastalığın daha ağır geçirildiği bilinen sağlık sorunlarıyla seyreden riskli gebeliklerde COVID-19'un etkilerinin daha fazla yaşanması söz konusu olabilir. Riskli gebelerin pandemi sürecindeki yönetimi bu bakımdan ayrıca önemlidir.
COVID-19 pandemisinin yenidoğan sağlığı üzerindeki etkisi çok fazla bilinmemektedir. Yenidoğanların immün sistemleri yeteri kadar gelişmemiş olduğundan daha büyük risk altında oldukları düşünülmektedir. Türkçe hemşirelik ve ebelik literatüründe rastlanmayan yenidoğan immün sistemi değişiklikleri bu kitapta ele alınmıştır.
Olağanüstü yaşam koşullarında, bireylerin ve toplumların yaşam kaliteleri derinden etkilenmektedir. Yaşam kalitesinin önemli bileşenlerinden biri olan sağlıklı iletişim, bu durumlarda kesintiye uğramaktadır. COVID-19 pandemisinde uluslararası ve bireysel salgın önlemleri uygulamaları, yeni, alışılmadık, kısıtlanmış bir yaşam düzeninin ortaya çıkmasına, yaşam kalitesinin etkilenmesine yol açmıştır. Yaşam kalitesi bileşenlerinden biri, çiftler arasındaki özel bir iletişim şekli ve üreme faaliyetinin temeli olan cinsellik, diğer tüm alanlar gibi etkilendiğinden, bir bölümde cinsel sağlık ve yaşam kalitesi konusuna yer verilmiştir.
Koruyucu, erken tanı ve zamanında müdahale girişimlerinin öncelikli olduğu perinatal ve yenidoğana yönelik sağlık hizmetleri yanı sıra tedavi edici ve rehabilite edici üreme sağlığı hizmetlerinin ağırlıklı olduğu infertil çiftlerin yardımcı üreme teknikleri ile tedavi süreçleri ve jinekolojik kanserlerdeki tedavi süreçlerinin pandemiden etkilenip etkilenmediği, bu alanlarda Türkiye'de ve dünyada alınan bekleme, erteleme ve tedaviye devam etme yaklaşımları iki bölümde tartışılmıştır. Erkek olmak hastalığın risk faktörleri arasındadır. Bununla birlikte olağanüstü koşullarda toplumsal cinsiyet eşitliği kadın aleyhine değişmekte, aile içi şiddet vd. yoğunluğu artan sorunlar, kadınları her yönden etkilemektedir. COVID- 19'un kadın yüzü başlığında bu konu ele alınmıştır.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin salgın süresince sürdürülmesi için tele sağlık başta olmak üzere yenilikçi yöntemlerin kullanılması önerilmektedir. Güncel teknolojik araçlar, COVID-19'un kontrolünde, sürveyans çalışmasında başarı ile kullanılmaktadır. Sağlık hizmetlerinde, geniş kitlelere ulaşmada, ulusal ve uluslararası yazılı ve görsel medya kanalları aktif kullanılmalıdır. Salgının kontrol altına alınması yanırısa güvenli annelik ve yenidoğan hizmetlerinin, üreme sağlığı eğitimi, danışmanlık ve sevk sisteminin optimum seviyede yürütülebilmesinde telefon görüşmeleri, video veya telekonferans gibi alternatif yollarla danışmanlık ve takipler, gerektiğinde sağlık kurumuna zamanında başvurunun sağlanması noktasında hemşire ve ebelerin uzaktan hizmetlerin de odağında olacağı öngörülebilir. Pandemı izolasyonu, uzaktan sağlık eğitimi ve destek programlarının öneminin ve gerekliliğinin, sağlık sistemine nasıl entegre edilebileceğinin daha fazla tartışılmasına ve kullanımının hızla yaygınlaşmasına vesile olmuştur. Bu nedenle bu kitapta bir bölümle konuya yer verilmiştir.
2019 yılında Dünya Sağlık Asamblesi'nde sağlık hizmetlerinde hemşirelerin hayati önemlerine dikkat çekilerek '2020 yılı Hemşire ve Ebe Yılı' olarak ilan edilmiştir. 2020 yılına girerken beklenmedik biçimde salgınla mücadelede en önde yer alan hemşirelerin ve ebelerin fiziksel ve duygusal sağlığı, sağlık ekibinin tüm üyeleri gibi önem kazanmış, sosyal, mesleki ve ekonomik koşulları salgınla birlikte daha fazla görünür ve tartışılır hâle gelmiştir. Bilim kurullarında yer almaları gibi üstlenmeyi istedikleri kapsamlı rolleri de bu süreçte tartışılmıştır. Meslektaşların daha çok kutlama ve etkileşimle, mesleki onurlandırma ile normal koşullarda geçirmeyi planladığı bu yıl, ironik olarak, belki de gerçek bir ebehemşire yılı olmuştur.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Mart 2020 Teknik Rapor'unda, dünya genelinde kadınların, sağlık ve sosyal hizmet alanlarında çalışan kişilerin %70'ini oluşturduğunu bildirmektedir. Ebeler, hemşireler ve toplum sağlığı çalışanları; salgın hastalıklara müdahale etmek ve bunları kontrol etmek için yürütülen mücadelelerin ön saflarında yer almakta ve kişisel koruyucu ekipmana ihtiyaç duymaktadırlar. Enfekte sağlık çalışanlarının sayısına ve dağılımına ilişkin veriler oldukça sınırlı olmakla birlikte, DSÖ 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü'nde 35 bin sağlık çalışanının enfekte olduğunu bildirmiştir. Uluslararası Hemşireler Konseyi 6 Mayıs 2020'de en az 90 bin sağlık çalışanının enfekte olduğunu, en az 260 hemşirenin kaybedildiğini duyurmuştur. COVID-19 pandemisinde sağlık çalışanlarının sağlığı, bu kitapta son bölümde yerini almıştır.
Mayıs 2020 itibariyle mevcut bilgi ışığında, tıp, sağlık ve insanlık tarihine not düşmek; üreme sağlığında yaşanan sağlık sorunlarını tespit etmek; geçmiş tecrübelere dayalı yapılan çıkarımları sunarak yakın gelecekte ilgili planlamaların yapılmasına katkıda bulunmak; halk sağlığı, kadın hastalıkları ve doğum, psikiyatri hemşireleri ve ebeler başta olmak üzere sağlık çalışanlarına bilgi kaynağı olmanın yanısıra, çalışan sağlığını ve iyiliğini korumaya dönük temel bilgileri paylaşmak; geleceğin sağlık hizmeti sunumunda aslında çok önceden başlamış teknolojik gelişmelerin hızlanmasına da vesile olacağı anlaşılan pandemi sürecinde, değişime uyum konusunda farkındalık yaratmak amaçları ile hazırlanmış bu kitabın herkese yararlı olmasını dilerim.
Kendi alanında uzman sayın yazarlara, oluşturulan konu başlıklarını hazırlamayı kabul etmeleri yanısıra kısa süre verilmesine karşın zamanında hazırlayıp ilettikleri muhteşem çalışmalarından dolayı teşekkür ederim.
Sayın Başeditörün nezdinde Türkiye Klinikleri'ne, bu seride bize yer vermelerinden ve desteklerinden ötürü, çalışmanın hazırlanmasında emeği geçen tüm ekibe emeklerinden dolayı yazarlar ve kendi adıma saygılarımı ve şükranlarımı sunarım.
Prof. Dr. Gülcihan AKKUZU
Editör
An infection that first appeared in Wuhan, China, with severe acute respiratory syndrome (SARS) in December 2019, spread in a short time, started to occur in many countries, causing a rapid increase in cases of illness and death. The infection agent from the Coronaviruses was named Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2) also was called COVID-19 based on the year it started. The World Health Organization (WHO) announced in March 2020 that the COVID-19 outbreak became an International Public Health Emergency and was a pandemic. Despite national and international intensive measures, health advances and techological advances to control, the number of cases and deaths contiunes to increase tragically, and the pandemic wave threatens all countries of the World, in addition to health, psychologically, socially and most economically. As seen in previous pandemic experiences, isolation measures applied in epidemic control, the probability of seeing a new wave or waves, the fact that resources have been dispatched to combat the outbreak and the uncertainty process negatively affect the future of the countrie. On the May 22, 2020, the World Health Organization reported that total number of new cases in the world 4,993,470 and the number of death 327,738. The mortality rate due to COVID-19 was calculated as 3.8% as of May 5, 2020. According to official data from the Ministry of Health on 22 May 2020 the total cases number was 154.500, deaths 4276, healed 116.111 in Turkey.
Extraordinary situations such as war, migration, drought, pandemic generally negatively affect women's and children's health in societies. Past pandemic experiences have shown that preventive services in health care services and reproductive health problems will remain secondary. In the short term, necessarily changing priorities and delays in reproductive health services, including the logistics and production sectors, will lead to increased reproductive health problems in the medium and long term, resulting in a negative impact on communities.
In extraordinary situations, biopsycho-sociologically changes in the fertility behavior of people under stress are seen. It is known that reproduction is stopped, delayed and biological resources devoted to coping with stress. Psycho-sociologically and behaviorally, it is predicted that fertility, unwanted pregnancies and miscarriages will increase with the effect of couples spending long time together in isolation and disruptions in reaching contraceptive methods.
An important part of reproductive health is maternal, antenatal and newborn health. In terms of COVID-19, the following issues related to the perinatal period are discussed: fetal teratogenic effects, long-term effects, course of the disease in pregnant women, vertical transmission, transition to baby during pregnancy or childbirth, effect on subsequent pregnancies, whether it is possible to infect the baby during breastfeeding, as a consequences whether perinatal negative consequences will be seen. The issue of immune system changes during pregnancy, whether infections and COVID-19 proceed differently than non-pregnant women are presented as part of this book.
Difficulties in the implementation and access of routine healthcare services will be occurred. Family planning services, prevention of sexually transmitted diseases, safe pregnancy termination, infertility treatment, prevention of domestic and family violence, prevention of unwanted pregnancies, miscarriages and complications, pregnancy complications not be reached timely and effective, management of these health stuation will be slow and associated health problems and complications will increase. Access to disadvantaged / vulnerable groups of society such as adolescents will be impaired. As a results, improvements in reproductive health in recent years may fall.
WHO declares that all women have the right to have a safe and positive delivery experience, regardless of whether they have a confirmed COVID-19 infection and emphasized the importance of continuity of mother and newborn services, including psychological health services. The effects of COVID-19 may be more experienced in risky pregnancies that progress with health problems known as obesity, diabetes, asthma and hypertension. The management of risky pregnant women in the pandemic process is also important in this regard.
The effect of COVID-19 pandemic on newborn health is not known much. Since the immunological systems of the newborns have not developed completely, it may be considered that their risks are larger. Neonatal immune system changes not found in Turkish nursing and midwifery literature are discussed in this book.
The implementation of international and individual outbreak measures in the COVID-19 pandemic has led to the emergence of a new, unusual, limited life order. In these extraordinary living conditions, the quality of life of individuals and communities is deeply affected. Healthy communication, which is one of the important components of quality of life, is interrupted in these situations. Sexuality, which is one of the components of quality of life, a special form of communication between couples, and the basis of reproductive activity, is influenced like all other areas. So, in a part the book, the issue of sexual health and quality of life is included.
As well as perianatal and neonatal services, assited reproductive health services gynecological cancers are discussed in two chapters. Treatment and rahabilitative services are dominant in these areas compared the perinatal issues. Whether the assisted reproductive techniques and treatment processes in gynecological cancers are affected by pandemic was presented.
In order to continue sexual and reproductive health services during the epidemic, it is recommended to use innovative methods, especially tele health. Current technological tools are successfully used in the surveillance study under the control of COVID-19.
National and international written and visual media tools should be used actively in health services, reaching large masses. It can be predicted that nurses and midwives will be the focus of remote services in order to ensure safe motherhood and neonatal services, reproductive health education, counseling and referral system in order to carry out the control of the epidemic, and through alternative means such as telephone calls, video or teleconference, and timely application to the health institution when necessary. Pandemic isolation has led to further discussion of the importance and necessity of distance health education and support programs, how it can be integrated into the health system, and the widespread use of it. For this reason, this book covers the subject with a chapter.
In 2019, in the World Health Assembly, attention was paid to the vital importance of nurses in health services, and the year 2020 was declared as the Year of Nurse and Midwife. As of 2020, the physical and emotional health of nurses and midwives, which took the leading position in combating the epidemic, gained importance like all members of the healthcare team, and their social, professional and economic conditions became more visible and discussed with the epidemic. The extensive roles they wanted to undertake, such as being on scientific boards, were also discussed in this process. The colleagues planned to spend with more celebration, professional interaction and giving honor, under normal conditions. Ironically, this year was a real nurse-midwife year.
The United Nations Population Fund (UNFPA) reports in the March 2020 Technical Report that women make up 70% of people working in the fields of health and social work worldwide. Midwives, nurses and community health workers; They are at the forefront of the struggles to deal with and control epidemics and need personal protective equipmen. Although data on the number and distribution of infected healthcare workers are quite limited, WHO reported that 35,000 healthcare workers were infected on April 28, World Occupational Health and Safety Day. The International Nurses Council announced on 6 May 2020 that at least 90 thousand health workers were infected and at least 260 nurses were lost. The health of healthcare professionals in the COVID-19 pandemic has taken its place in the last chapter of this book.
In the light of current information as of May 2020 this book is prepared; to make a note the history of the medicine, health and humanity, to identify health problems in reproductive health, to contribute to the planning in the near future by presenting the inferences made based on past experiences, to be a source of information to healthcare professionals especially public health, gynecology and obstetrics, psychiatric nurses and midwives besides to share basic knowledge to protect employee health and well-being, to raise awareness about adaptation to change in the pandemic process, which seems to be a means of accelerating the technological developments that have already begun in the healthcare delivery of the future. I wish it will be useful for everyone.
I would like to thank the authors who are experts in their own field, for accepting to prepare the created topics, but for the great work they prepared and conveyed on time, despite the short time.
I present my respects and gratitude to Türkiye Klinikleri for including us in this series and for their support, also to all the team who contributed to the preparation of the study due to their labor on behalf of the editor-in-chief, the authors and myself.
Prof. Dr. Gülcihan AKKUZU
Editor
.: Process List