Sıvı biyopsiler invaziv olmayan, hızlı uygulanan, güvenilir sonuç alınan işlemlerdir ve önümüzdeki yıllarda doku biyopsilerin yerini alabileceğine inanılmaktadır. Sıvı biyopsiler arasında en sık kullanılan yaklaşım, hastadan kan örneği alınmasıdır. Son yıllarda invaziv olmayan ve kolay elde edilen sıvı biyopsiler kanser tanısına ve takibine çok önemli katkılarda bulunmuştur. Sıvı biyopsilerin, giderek rutin moleküler diagnostik testlerin arasında yer almakta olduğunu izlemekteyiz. Onkoloji kliniklerinde kanser hastalarında plazma kaynaklı ctDNA'nın CTC'nin tayinine kıyasla çok daha fazla kullanılmaktadır. Özellikle ctDNA analizlerinden kanser tedavisine cevabın takibi sürecinde, minimal rezidüel hastalık ve tedaviye direnci belirlemekte sıklıkla yararlanılmaktadır. ctDNA'nın tayini ile tedaviye dirençle ilgili genetik değişikliklerin gösterilebilmesi de mümkün olmaktadır. Sıvı biyopsiler ayrıca; hastaların hastaneye yatmalarına gerek kalmadan incelenmelerine imkân sağlamakta ve farmako-ekonomik olarak da çok avantajlı olmaktadır. Örneğin, klinik yönden öneme sahip olan küçük-hücreli-olmayan akciğer kanserinde (NSCLC) EGFR mutasyonlarının tayini için 2017 yılında FDA ilk ctDNA testine onay vermiştir. Benzer onaylar birçok tümör tipinde devam etmektedir.
Sıvı biyopsilerin avantajlarının yanısıra doku biyopsilerine kıyasla dezavantajları olduğunu da belirtmemiz gerekir. Her ne kadar 2016 yılı sonrasında sıvı biyopsilerin klinikte güvenilir kullanımı yaygınlaşmasına rağmen, hâlen rutin tanısal yöntem olarak uygulamayan merkezlerin sayıları oldukça fazladır. Ancak, primer tümörün kesin patolojik tanısı için günümüzde hâlen doku biyopsisi altın standart olarak kabul edilmektedir. Sıvı biyopsiler, tümör heterojenitesini ve hedeflenmiş tedavilerde yeni gelişebilecek tedaviye dirençli klonların varlığını göstermekte yetersiz kalmaktadır. Ayrıca, sıvı biyopsiler konusunda uluslararası kılavuzların eksikliğinin giderilmesi, dış kaynaklı bağımsız kalite kontrolü kurallarının yaygınlaşması ve testlerin kullanımlarının harmonizasyonuna önemle gereksinim vardır. Örneğin, Alman Patoloji TAKDİM PRESENTATION Derneği'nin birçok merkezde başlattığı sıvı biyopsi ile mutasyon testlerinin laboratuvarlarda standardizasyonu ve güvenirliliğin değerlendirilmesi çalışması, bu konuda çok olumlu örnek alınabilecek bir gelişmedir.
Bu kitapta, ''Onkolojide Sıvı Biyopsi'' Sempozyumunun bilimsel programında yer alan onkolojide sıvı biyopsinin kullanım alanları, moleküler temelleri, dolaşımdaki tümör hücreleri ile dolaşımda kodlanmayan RNA'lar, klinik onkolojideki uygulamalar, meme kanseri ve NSCLC örnekleri değerli konuşmacılar tarafından mevcut bilgiler ışığında etraflıca anlatılmıştır.
''Kanser ve Sıvı Biyopsi'' kitabının medikal ve pediatrik onkoloji, temel onkoloji, kanser patolojisi, biyokimya, moleküler biyoloji, genetik, prevantif onkoloji, onkolojik cerrahi ve biyoteknoloji disiplinlerinde çalışan temel araştırıcılar için çok önemli ve sık başvurulabilecek güncel bir kaynak olacağına içtenlikle inanıyorum. Sempozyumun ve bu kapsamlı kitabın düzenlenmesinde özveriyle ve titizlikle görev alan başta Sayın Prof. Dr. Hilal Koçdor olmak üzere tüm değerli arkadaşlarını ve konuşmacıları candan kutluyor, üstün başarılarının devamını diliyorum.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Emin KANSU
Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü, Hematoloji BD, Emekli Öğretim Üyesi, Ankara, Türkiye
Liquid biopsies are non-invasive, fast and reliable procedures and is believed that it may replace solid tumor tissue biopsies in the future. The most commonly used approach among liquid biopsies is taking a blood sample from the patient. In recent years, non-invasive and easily obtained liquid biopsies have made significant contributions to the diagnosis and follow-up of cancer. The liquid biopsies are increasingly taking place among routine molecular diagnostic tests. Plasma-derived ctDNA is used much more in cancer patients in oncology compared to CTC. In the process of monitoring the response to cancer treatment ctDNA analysis is frequently used to determine minimal residual disease and resistance to treatment. It is also possible to reveal genetic changes related to resistance to treatment with the determination of ctDNA. Liquid biopsies also allow patients to be evaluated without the need for hospitalization and are pharmaco-economically very convenient. In clinically important non-small cell lung cancer (NSCLC), in 2017 the FDA first approved ctDNA testing for the detection of EGFR mutations. Similar approvals are being observed in many cancers.
In addition to the advantages of liquid biopsies, it should be noted that they also have disadvantages compared to tissue biopsies. After 2016, in the clinics although the reliable use of liquid biopsies has become widespread, the high number of centers still do not apply them as a routine diagnostic method. Tissue biopsy is still accepted as the gold standard for the definitive pathological diagnosis of the primary tumor. Liquid biopsies are believed to be insufficient to demonstrate tumor heterogeneity and the presence of treatment-resistant clones which may develop during targeted therapies. In addition, there is a strong need for international guidelines on liquid biopsies, expanding external independent quality control rules and harmonization of the tests. In this regard, the standardization and reliability evaluation of liquid biopsies and mutation tests in laboratories initiated by the German Society of Pathology is a very positive development.
In the scientific program of the ''Liquid Biopsy Symposium in Oncology'', included applications of liquid biopsy in oncology, its molecular basis, circulating tumor cells and non-coding RNAs in the circulation, their uses in clinical oncology, especially in breast cancer and NSCLC are presented in detail by distinguished speakers.
I sincerely believe that this book on ''Cancer and Liquid Biopsy'' will be a very important and frequently referenced current resource for basic researchers working in the disciplines of medical and pediatric oncology, basic oncology, cancer pathology, biochemistry, molecular biology, genetics, preventive oncology, oncological surgery and biotechnology. I sincerely congratulate Professor Hilal Koçdor, Ph.D., all of her esteemed colleagues who devotedly and meticulously participated in the organization of the Symposium and this comprehensive book. I wish them all my best and continued success in their scientific careers.
King regards.
Emin KANSU, M.D., FACP
Hacettepe University Cancer Institute, Professor of Hematology, Emeritus, Ankara, Türkiye
.: İşlem Listesi