Gebelik ve Kalp Hastalıkları Özel Sayısı
.: EDİTÖRDEN
Sayı Editöründen
Editorials
Makale Dili: TR
Sayın meslektaşlarım,
Gebelikte kalp hastalıklarına gelişmiş ülkelerdeki kadınlarda %0.5-1 gibi oldukça küçük oranlarda rastlanılmış olsa da;1 anne morbidite ve mortalitesinin sebepleri arasında önemli yer tutmakta ve fetüsün akibetini de olumsuz etkilemektedir. Gebelik ve doğum işlemi sırasında normal kadınlarda, kalp-damar sisteminde önemli fizyolojik uyumsal değişiklikler olur. Kalp hastası olan kadınlarda bu uyumsal değişiklikler olamaz veya olsa bile annenin sağlıklı gebelik sürdürmesi ve doğum işlemini tamamlaması için yeterli olamaz veya anneyi daha da olumsuz etkileyerek morbidite artışlarına ve fetüsün gelişmesinin kısıtlanmasına veya kaybına neden olur. Bazen ise normal kadınların gebelikleri veya lohusalıkları sırasında ciddi bazı hastalıklar ortaya çıkabilir, örneğin: Preeklampsi, aort disseksiyonları ve peripartum kardiyomiyopatiler gibi.
Son yıllarda teknolojik alandaki gelişmeler, kalp-damar sisteminin çeşitli hastalıklarının tanı ve tedavi yöntemlerine de yansımıştır. Özellikle ameliyat tekniklerinin gelişmesi daha fazla sayıda doğumsal kalp hastalığı olan kadınların doğurganlık yaşına erişmesini sağlamıştır. Keza tanı amacıyla yüksek teknolojili bazı görüntüleme cihazlarının kullanılması anne ve fetüs sağlığını etkileyebilir. Bu tehlikeden anne ve fetüsü koruyabilmek için, bu cihazları kullanacak hekimlerin kaçınılması gereken risklerin neler olduğunu iyi bilmeleri ve bu husustaki kurallara özenle uymaları gerekmektedir. Diğer taraftan, bu cihazların kullanılması ile çok erken evrede bebeğin gelişimini izleme ve olası anormallikleri bazen anne karnında iken bile tedavi etme şansı doğmaktadır. Pacemaker, kalp içi defibrilatör ve yapay kalp kapakları gibi bazı kalp içi aygıtları, hastaların yaşaması için şans olarak kabul edilse bile; hekimlerin, olası komplikasyonlara karşı bazı ilaçları, örneğin antikoagülan ve antiagregan ilaçları daha dikkatli ve özenle kullanma bilgisini edinmelerini gerektirmektedir.
On beş ile 49 arası, kadınlar için doğurganlık yaşları olarak kabul edilmektedir. 2000 yılının Devlet İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, yaygın bir coğrafyaya yayılan ve gelişmişlik açısından bölgeler arası farklılıklar gösteren ülkemizde, ortalama doğurganlık yaşındaki kadınların oranı %58 olup; bu oran gelişmiş ülkelerinkine kıyasla daha yüksektir.
Ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde aile içi evlilik geleneği günümüzde bile sürmektedir. Bu geleneğin doğumsal kalp anomalilerinin görülme sıklığını arttırıcı nedenler arasında sayılması pek yanlış olmasa gerek! Ne yazık ki ülkemizde bu varsayımları doğrulayacak bu yönde yapılmış araştırmalara ait sayısal verilere dayanan kanıtlar elimizde yoktur.
Halen ülkemizde B hemolitik streptekok eradikasyonu tümüyle başarılamadığından; kalp kapak hastalarının oldukça fazla sayıda bulunması bir gerçektir.
Kalp hastası olan bir kadın, gebe kalmadan önce hastalığı ve gebelik süresince karşılaşacağı olası sorunlar ve tehlikeler hakkında iyice bilgilendirilmelidir. Gebelik süresince, doğum işlemi sırasında ve sonrasında kadın-doğum uzmanı ve kardiyoloğun iş birliği gerekmektedir.
Bu sayılan nedenlerden dolayı ülkemizdeki kadınlarda, kalp hastalıklarına gebelikte sıkça rastlanmaktadır. Anne ve bebeklerinin sağlığı ile ilgili sorunları çözmede yararlı olacağına inandığımız Türkiye Klinikleri'nin bu özel sayısını, güncel bilgiler ışığında yenilemek gereği doğmuştur.
Bu sayıdaki her bir konuyu özenle hazırlayan meslektaşlarıma emek ve gayretleri için teşekkürlerimi sunarım.
Prof.Dr. Gültaç ÖZBAY
1. Elkayam U. Pregnancy and cardiovascular disease. Disease. Braunwald E, Zipes DP Libby. Heart Disease P. 6th ed. London: W.B. Saunders Company; 2001. p.2172-4.
2. T.C Devlet İstatistik Enstitüsü. 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri. Ankara: Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, 2003.
Gebelikte kalp hastalıklarına gelişmiş ülkelerdeki kadınlarda %0.5-1 gibi oldukça küçük oranlarda rastlanılmış olsa da;1 anne morbidite ve mortalitesinin sebepleri arasında önemli yer tutmakta ve fetüsün akibetini de olumsuz etkilemektedir. Gebelik ve doğum işlemi sırasında normal kadınlarda, kalp-damar sisteminde önemli fizyolojik uyumsal değişiklikler olur. Kalp hastası olan kadınlarda bu uyumsal değişiklikler olamaz veya olsa bile annenin sağlıklı gebelik sürdürmesi ve doğum işlemini tamamlaması için yeterli olamaz veya anneyi daha da olumsuz etkileyerek morbidite artışlarına ve fetüsün gelişmesinin kısıtlanmasına veya kaybına neden olur. Bazen ise normal kadınların gebelikleri veya lohusalıkları sırasında ciddi bazı hastalıklar ortaya çıkabilir, örneğin: Preeklampsi, aort disseksiyonları ve peripartum kardiyomiyopatiler gibi.
Son yıllarda teknolojik alandaki gelişmeler, kalp-damar sisteminin çeşitli hastalıklarının tanı ve tedavi yöntemlerine de yansımıştır. Özellikle ameliyat tekniklerinin gelişmesi daha fazla sayıda doğumsal kalp hastalığı olan kadınların doğurganlık yaşına erişmesini sağlamıştır. Keza tanı amacıyla yüksek teknolojili bazı görüntüleme cihazlarının kullanılması anne ve fetüs sağlığını etkileyebilir. Bu tehlikeden anne ve fetüsü koruyabilmek için, bu cihazları kullanacak hekimlerin kaçınılması gereken risklerin neler olduğunu iyi bilmeleri ve bu husustaki kurallara özenle uymaları gerekmektedir. Diğer taraftan, bu cihazların kullanılması ile çok erken evrede bebeğin gelişimini izleme ve olası anormallikleri bazen anne karnında iken bile tedavi etme şansı doğmaktadır. Pacemaker, kalp içi defibrilatör ve yapay kalp kapakları gibi bazı kalp içi aygıtları, hastaların yaşaması için şans olarak kabul edilse bile; hekimlerin, olası komplikasyonlara karşı bazı ilaçları, örneğin antikoagülan ve antiagregan ilaçları daha dikkatli ve özenle kullanma bilgisini edinmelerini gerektirmektedir.
On beş ile 49 arası, kadınlar için doğurganlık yaşları olarak kabul edilmektedir. 2000 yılının Devlet İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, yaygın bir coğrafyaya yayılan ve gelişmişlik açısından bölgeler arası farklılıklar gösteren ülkemizde, ortalama doğurganlık yaşındaki kadınların oranı %58 olup; bu oran gelişmiş ülkelerinkine kıyasla daha yüksektir.
Ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde aile içi evlilik geleneği günümüzde bile sürmektedir. Bu geleneğin doğumsal kalp anomalilerinin görülme sıklığını arttırıcı nedenler arasında sayılması pek yanlış olmasa gerek! Ne yazık ki ülkemizde bu varsayımları doğrulayacak bu yönde yapılmış araştırmalara ait sayısal verilere dayanan kanıtlar elimizde yoktur.
Halen ülkemizde B hemolitik streptekok eradikasyonu tümüyle başarılamadığından; kalp kapak hastalarının oldukça fazla sayıda bulunması bir gerçektir.
Kalp hastası olan bir kadın, gebe kalmadan önce hastalığı ve gebelik süresince karşılaşacağı olası sorunlar ve tehlikeler hakkında iyice bilgilendirilmelidir. Gebelik süresince, doğum işlemi sırasında ve sonrasında kadın-doğum uzmanı ve kardiyoloğun iş birliği gerekmektedir.
Bu sayılan nedenlerden dolayı ülkemizdeki kadınlarda, kalp hastalıklarına gebelikte sıkça rastlanmaktadır. Anne ve bebeklerinin sağlığı ile ilgili sorunları çözmede yararlı olacağına inandığımız Türkiye Klinikleri'nin bu özel sayısını, güncel bilgiler ışığında yenilemek gereği doğmuştur.
Bu sayıdaki her bir konuyu özenle hazırlayan meslektaşlarıma emek ve gayretleri için teşekkürlerimi sunarım.
Prof.Dr. Gültaç ÖZBAY
1. Elkayam U. Pregnancy and cardiovascular disease. Disease. Braunwald E, Zipes DP Libby. Heart Disease P. 6th ed. London: W.B. Saunders Company; 2001. p.2172-4.
2. T.C Devlet İstatistik Enstitüsü. 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri. Ankara: Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, 2003.
.: İşlem Listesi