Tüm diğer spinal dejeneratif rahatsızlıklarda olduğu gibi, boyun ağrılı hasta birçok branştan hekim ve klasik "konvansiyonel" tıp dışındaki sağlık meslekleri tarafından değerlendirilir. Bu branşlar arasında boyun ağrılı hastaya yaklaşım, mevcut patolojiyi algılama, terminoloji ve tedaviyi yönlendirme arasındaki farklar çarpıcı boyutlardadır. Tüm bu branşlar birbiriyle zaman zaman dayanışma ve tamamlama, zaman zaman da rekabet ilişkisi içerisindedir.
Çağımızın belirgin bir eğilimi olan "uzmanlaşma"nın bilimde, teknolojide ve tıpta olağanüstü ilerlemelere yol açtığı aşikârdır. Ancak belli bir bilgi alanında uçlara gitmek; kişilerin diğer bilgi alanlarına ayrılacak zaman ve enerjilerinin azalması, hatta ortadan kalkması gibi bir risk doğurabilir. Bu da bir profesyonelin diğer bakış açılarına yabancılaşması ve sonuç olarak belli bir soruna bütünlüklü "holistik" bir yaklaşım getirememesi gibi bir tehlike doğurabilir. Belki de günümüzde "bilgili" insanların artmasının, ama "bilge" kişilerin azalmasının nedeni budur. Bilim o denli genişlemiştir ki, eski çağların tüm branşlara hakim o bilim adamı/filozofları bugün yetişememekte, herkes kendi branşının aydınlattığı dar alanı görmektedir.
Bu eğilimin tıpta da yansımaları vardır. Genelde spinal hastalıklar, özelde de konumuz olan boyun ağrısı söz konusu olduğunda, her branşın getirdiği yaklaşımda "büyük resmin" belli bir parçasını gördüğünü, patoloji ve hasta spektrumunun belli bir kısmına hitap ettiğini ve özellikle hasta değerlendirme aşamasında birbirlerinden öğrenilecek çok şeyleri olduğunu düşünmekteyiz.
Bu özel sayı, temel olarak bu bakış açısıyla hazırlanmıştır. Belli bir branşın ya da bakış açısının hakimiyeti söz konusu değildir. Fizik tedaviden cerrahiye, algolojik yaklaşımlardan ortopediye, romatolojiden kayropraksiye, radyolojiden elektrodiagnostik incelemelere, halk sağlığından psikiyatriye dek 29 yazar 22 bölümde büyük resmin değişik parçalarını kendi branşlarının yorumuyla ortaya koymuştur. Sunulan tüm bilgilerin birleştirilip ortak yargılara ve ortak rakamlara varılması gibi bir hedef güdülmemiştir. Konuyla ilgili tüm durumlar her bir disiplinin kendi algılayış, anlayış ve terminolojisiyle sunulmuştur. Yalnız boyun ağrısı değil, boyun kökenli baş ağrıları ve kol ağrıları da yeri geldikçe sunulmuş, hastaya yaklaşımda bütüncül bir yaklaşım hedeflenmiştir. Tüm bu bakış açılarını birleştirerek kafasındaki sorulara uygun yanıtları bulmak ve bulmacanın parçalarını yerleştirmek, okuyucunun görevidir.
Özel sayımız Dr. Necdet Süt'ün Boyun Ağrısının Epidemiyolojisi'ne dair yazısıyla başlamaktadır. Boyun ağrısının sıklığı, risk faktörleri ve topluma yükü kısa ve net bir şekilde ortaya konmuştur.
Anatomi bilgisi tüm klinik durumlarda olduğu gibi, fiziksel ve mekanik etkilerin çok önemli olduğu servikal omurgaya ait hastalıkların anlaşılması için de elzemdir. İkinci yazımızda Dr. Ömer Nadir Koç ve Dr. Sait Naderi Servikal Omurganın Anatomisi'ni kaleme almışlardır. Servikal bölgenin kemik, ligaman ve kas yapısını temel hatlarıyla ve klinik yönleriyle sunmuş, üst ve alt servikal bölgenin farklılıklarına ve bölgesel özelliklerine değinmişlerdir.
Boyun ağrılarında sıklıkla altta yatan neden omurganın dejeneratif değişiklikleri ve bu değişikliklerin yarattığı yapısal bozulmalardır. Bu nedenle, servikal spondiloz denilen bu süreçte ilk basamağı oluşturan ve muhtemelen diğer dejeneratif değişikliklerin tetikleyicisi olan intervertebral disk dejenerasyonuna ayrı bir yer ayrılmıştır. Dr. Başak Doğanavşargil Yakut Servikal Disk Dejenerasyonunun Patolojisi adlı yazısında intervertebral diskin normal yapı ve işlevini, disk dejenerasyonu sürecinde biyokimyasal ve hücresel düzeyde gelişen değişiklikleri ayrıntısıyla tanımlamıştır.
Biyomekanik; gerek mekanik bozulmalar nedeniyle oluşan semptomların kökenini anlamak, gerekse medikal veya cerrahi yollardan bu bozulmaları düzeltmek için gerekli bir bilimdir. Servikal Omurganın Klinik Biyomekaniği'ni anlattığı yazısında Dr. Atilla Akbay, üst servikal ve subaksiyel servikal bölgelerin kinematiğini, intervertebral disk ve vertebraların fiziksel özelliklerini ve fonksiyonel biyomekaniğini ortaya koymuştur.
Boyun bölgesi yalnızca omurgadan oluşmaz ve tüm diğer viseral yapılar ağrı nedeni olabilirler. Boyun ağrısıyla gelen bir hastadaki tanı olasılıklarını aydınlatmak üzere ben ve Dr. Özkan Ateş Boyun Ağrısı Yaratan Hastalıklarda Sınıflama ve Ayırıcı Tanı'yı kaleme aldık. Bu yazıda boyun ağrısının mekanizmaları ve etiyolojik sınıflandırması tanımlandı; ayırıcı tanıda kullanılan yöntemlere kısaca giriş yapıldı.
Boyun Ağrısında Psikolojik Faktörler'i gözden geçirdiği yazısında Dr. Okan Çalıyurt, boyun ağrısıyla psikolojik durumun ilişkisini üç başlık altında irdeliyor: psikolojik faktörlerin mevcut boyun ağrısına etkisi; boyun ağrısı şeklinde bulgu verebilen psikiyatrik bozukluklar (somatizasyon, konversiyon, hipokondriyazis, simülasyon) ve ağrı tedavisinde kullanılan psikotrop ilaçlar. Her biri büyük önem arzeden bu ilişkileri anlamanın okuyucuya günlük pratikte yararı olacağına inanıyoruz.
Hasta muayenesi kaybolmakta olan bir sanattır. Boyun ağrılı hastayı muayene etmenin inceliklerini ortaya koydukları yazılarında Dr. Başar Atalay, Dr. Ayçe Atalay ve Dr. Mehmet Zileli; muayenenin yalnız tanıya götüren yolda ilk ve en temel adım olmadığını, aynı zamanda hasta ile hekim arasında ilişkiyi geliştiren ve güvenin temelini atan bir gereklilik olduğunu da vurguluyorlar.
Radyolojik incelemeler; spinal patolojisi olan hastalarda tanı ve hasta yönetiminde kullanılan en önemli silahlardır. Dr. Serra Sencer, Boyun Ağrılı Hastada Görüntüleme adlı yazısında direkt grafiden manyetik rezonans görüntülemeye, bilgisayarlı tomografiden diskografiye radyolojik yöntemleri tanıtmakta; bunların servikal dejeneratif hastalıkta gösterdiği bulguların nasıl yorumlanacağını sunmaktadır.
Yaşla gelişen ve radyolojik incelemelerde saptanan birçok dejeneratif değişikliğin asemptomatik seyretmesi, hasta yönetiminde klinisyene büyük zorluk çıkartır. Çok sayıda dejeneratif yapısal bozukluktan aslında hangisinin hastanın şu anki şikayetlerine yol açtığını anlamak zor olabilir. İşte bu noktada, nükleer tıp yöntemleri klinisyenin yardımına koşabilir. Dr. Ali Sarıkaya Omurga Hastalıklarında Nükleer Tıp Görüntülemenin Rolü adlı yazısında nükleer tıp incelemelerinin esaslarını ve bunların çeşitli spinal hastalıklarda tanıya nasıl yardımcı olduğunu açıklamaktadır.
Elektrodiagnostik incelemeler nöral bası görülen durumlarda lezyonu lokalize etmekte, şiddetini saptamakta, ayırıcı tanıda ve takipte yararlı bilgiler verebilmektedir. Dr. M. Barış Baslo Boyun ve Kol Ağrılarında Elektrodiyagnostik İncelemeler adlı yazısında bu incelemelerin altında yatan temel prensipleri, hangi durumda nasıl tetkik istemek gerektiğini ve gelen bulguların nasıl okunması gerektiğini, diğer branştan hekimlerin de kolayca anlayacağı bir yalınlıkta ortaya koymaktadır.
Algolojik yaklaşımlar içinde önemli bir yer tutan spinal enjeksiyon teknikleri günümüzde gittikçe daha popüler olmaktadır. Enjeksiyon teknikleri bazen tanıda kullanılmakta, bazen de medikal tedaviler ile cerrahi arasındaki boşluğu doldurmaktadır. Bu tekniklerin potansiyel yarar/maliyet/komplikasyon riski gibi faktörler göz önüne alındığında iyi bir pozisyona sahip oldukları düşünülebilir. Dr. Meltem Uyar ve Can Eyigör Boyun ve Kol Ağrısında Uygulanan Tanısal ve Terapötik Enjeksiyonlar adlı yazılarında diyagnostik bloklar, tetik nokta enjeksiyonları, epidural steroid enjeksiyonu, epidural lizis, faset ve üst servikal eklem bloğu, disk içi girişim ve spinal kord stimülasyonu gibi tekniklerin servikal patolojilerde nasıl kullanılacağını gözden geçirmektedir.
Bazı boyun ağrısı olgularında altta yatan bir konjenital deformite zemini saptanır. Bu anomaliler bazen direkt olarak şikayetlerin nedeniyken, bazen de asemptomatiktir ve başka nedenlerle gelişen boyun ağrılarını incelemek amacıyla yaptırılan incelemelerde tesadüfen saptanırlar. Dr. Kadir Kotil Boyun Ağrısı Yaratan Konjenital Omurga Anomalileri adlı yazısında bu tabloları ana hatlarıyla gözden geçirmektedir.
Dr. Feyza Karagöz Güzey Chiari malformasyonu, sirengomiyeli, intradural neoplastik olmayan kistler ve granülomatöz lezyon gibi boyun ağrısıyla prezante olabilecek durumları Boyun Ağrısına Neden Olan İntradural Patolojiler adlı yazısında tartışmaktadır.
Boyun ağrısıyla başvuran çoğu hastada altta yatan neden olan servikal spondiloz ve bu durumun en tehlikeli komplikasyonu olan miyelopati ayrı bir yazıyla gözden geçirilmiştir. Dr. Ali Fahir Özer Servikal Spondiloz ve Miyelopati adlı yazısında bu tabloyu sıklık, fizyopatoloji, klinik bulgular ve tedavisiyle detaylı bir şekilde irdelemiştir.
Yine sık görülen ve tedavisi konusunda görüşler çeşitli olan Servikal Disk Hernileri konusu Dr. Serkan Şimşek ve Dr. Süleyman Rüştü Çaylı tarafından ayrı bir yazıyla incelenmiştir.
Baş ağrısı, boyun ağrısına sıklıkla eşlik eder. Hangi olguda bunun bir koinsidans olduğunun, hangi olguda baş ağrısının boyun kökenli olduğunun ayırt edilmesi zor olabilir. Dr. Levent Ertuğrul İnan Servikojenik Başağrısı adlı yazısında bu tabloyu patofizyolojisi, bulguları, ayırıcı tanısı ve tedavi yaklaşımlarıyla ayrıntısıyla incelemektedir.
Bazı romatizmal hastalıklarda boyun ağrısı klinik tabloda önemli bir yer alabilir. Dr. Yasemin Kabasakal Romatizmal Hastalıklarda Boyun Ağrısı adlı yazısında inflamatuvar durumlar arasında yer alan romatoid artrit, ankilozan spondilit, psöriatik artrit, juvenil kronik artrit, polimiyaljia rheumatika; inflamatuvar olmayan durumlar arasında yer alan fibromiyalji, osteoartrit ve diffüz idiopatik iskelet hiperostozu gibi durumları boyun ağrısı ile ilişkileri açısından gözden geçirmiştir.
Kol ağrısı boyun ağrısına eşlik ettiğinde en yüksek tanı olasılığı, bir disk hernisi ya da doğrudan spondiloz nedeniyle gelişen bir kök basısıdır. Oysa kol ağrısının spinal alan dışı nedenleri de sıktır ve bu durumlardan birinin söz konusu olduğu bir olguda koinsidental olarak boyun ağrısı da varsa ayırıcı tanı güçleşir. Dr. Mehmet Tezer, Dr. Emre Karadeniz, Dr. Mehmet Nuri Erdem ve Dr. Cem Sever Ekstraspinal Kol Ağrıları adlı yazılarında torasik çıkış, omuz ve dirsek eklemi kökenli bu durumları gözden geçirmiştir.
Çoğu dejeneratif spinal hastalıkta olduğu gibi, boyun ağrısında da başlıca tedavi modalitesini medikal/konservatif tedavi oluşturur. Dr. H. Muzaffer Buyruk Boyun Ağrılarında Medikal ve Fizik Tedavi adlı yazısında servikal omurgada dejeneratif değişikliklerle gelişen yıkım sürecini "sistemin çöküşü" olarak isimlendirmekte ve aerobik aktivite, hareket eğitimi, kas güçlendirme, postüral kontrol ve kas germe bölümlerinden oluşan bir egzersiz programına vurgu yapmaktadır.
Manipulasyon tedavisi, mekanik düzensizlikler gösteren omurganın mekanik etkilerle düzeltilmesi esasına dayanır. Bu tedaviyi dünyada en sık uygulayan meslek grubu olan kayropaksi ülkemizde yeni yeni boy göstermektedir. Dr. Mustafa Hulusi Ağaoğlu Mekanik Kökenli Boyun Ağrısının Kayropraktik Tedavisi adlı yazısında bu disiplinin prensiplerini, tedavinin endikasyon, kontrendikasyon ve ana hatlarıyla yöntemlerini aktarmaktadır.
Dejeneratif kökenli boyun ağrılarında cerrahi, nörolojik defisit bulunduğunda veya omurganın stabilitesinin bozulduğu durumlarda endikedir. Günümüzün gelişen cerrahi teknikleri, uygun seçilmiş hastaya düzgün bir teknikle uygulandığında en sorunlu boyunları bile makul bir morbidite riskiyle düzeltmeyi olanaklı kılar. Hangi hastaya hangi cerrahi tekniği ve nasıl uygulamak gerekir? Bu özel sayının son iki yazısı bu soruna eğilmiştir. Dr. Rahmi Kemal Koç Servikal Omurganın Cerrahisi: Anterior Teknikler'i Dr. Mehmet Zileli Posterior Teknikler'i gözden geçirmiştir.
Boyun ağrıları özel sayısını nasıl okumak gerekir? Her ne kadar yazıların akışı hastaların kabulünden yönetimine ilerleyen mantıksal bir sıra izlemiş olsa da, hacminin büyüklüğü nedeniyle, eseri baştan sona sürekli okumak yerine bir referans kaynağı olarak görerek gereksinim halinde ilgili bölümlerini okumak daha doğrudur. Her bölümün birbirinden bağımsız olarak yazılmış oluşu bunu kolaylaştıracaktır.
Bu özel sayıda boyun ağrısı konusu tüm yönleriyle, multidisipliner bir anlayışla ve konu ile ilgili tüm alanları da kapsayacak şekilde irdelenmeye çalışılmıştır. Bu projenin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan Türkiye Klinikleri Yönetimine, titiz çalışmaları için Yazı İşleri Servisi elemanlarına, bilimsel yol göstericiliği için Prof. Dr. Mehmet Zileli'ye ve verdikleri yoğun emek için tüm yazarlarımıza şükranlarımı sunarım. Dilerim bu eser bir boşluğu doldurarak Türk Tıbbına yararlı olur ve bu sayede hastalarımızın bakımına bir nebze olsun katkıda bulunur.
Doç.Dr. Cumhur KILINÇER
Sayı Editörü
.: İşlem Listesi