Romatolojik Hastalıkların Tanımı Romatizmal hastalıkların bir kısmı sistemik hastalık tablosu ile, bazıları kas-iskelet sisteminin bazı bölgelerini etkileyerek ortaya çıkar. Akut veya kronik seyir gösterir. Tanınabilen romatizmal hastalıkların sayısı 100ü aşmaktadır. Çoğu kronik seyirlidir, zaman zaman akut ataklar ve remisyonlar gösterir. Çok farklı klinik tablolarla kendini gösteren bu grup hastalıklarda kronisite, klinik değişkenlik, alevlenmelerle seyir, tekrarlamalar, tedaviye yanıt, hastanın yaşam kalitesi ve özürlülük derecesi farklılıklar gösterir. Romatizmal hastalıkların görülme sıklığı Amerikadaki verilere göre %3-10 arasında bulunmaktadır. Romatizmal yakınmalarla hekime başvuran hastaların yaklaşık %55-60ında pratikte önemi olan, sellülit, bursit, fasiit, miyozit, tendinit, tenosinovit, entesis,sinir sıkışmasına bağlı tuzak nöropatileri gibi yumuşak dokudan kaynaklanan romatizmal problemler vardır. Romatizmal hastalıkların %30-38ini dejeneratif eklem hastalıkları oluşturmaktadır. Osteoartroz veya dejeneratif eklem hastalığı olarak da ifade edilen osteoartrit, geriatrik popülasyonun en sık başvuru nedenidir. Bir hastalıktan ziyade, normal yaşlanma sürecinin bir parçası olduğu düşünülmektedir. Osteoartritte inflamasyonun primer yada sekonder olduğu kesin saptanmamasına rağmen, osteoartritin inflamatuar bir yönü olduğu bilinmektedir. Çeşitli nedenlerle eklem kıkırdağının yapısal bütünlüğünün bozulması ve buna eşlik eden periartiküler kemikte değişikliklerle karakterizedir, özellikle yaşlılarda kronik sakatlığa yol açabilir. Romatizmal hastalıkların yaklaşık %10 kadarını romatoid artrit gibi inflamatuar orjinli hastalıklar oluşturmaktadır. Bu grup hastalıklarda etiyoloji bilinmez, ancak oluşum süreçlerinde immünogenetik mekanizmalara ilave olarak çevresel faktörlerin (bakteriyel veya viral ajanlar) rolü olduğu kabul edilmektedir. Son yıllarda romatizmal hastalıkların patogenezinin anlaşılması yönünde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.Bu konu ile ilgili bilimsel gelişmede immünoloji, genetik, moleküler biyoloji, mikrobiyoloji alanlarındaki yeniliklerin büyük katkısı olmuştur. İnflamasyonun niteliği ve mekanizmaları hakkında önemli kavramlar oluşmuştur, özellikle nötrofil, antijen sunan hücre ve lenfositler başta olmak üzere,inflamasyonda rol alan hücrelerin fonksiyonları hakkında bilgiler artmıştır. Hücreler arası etkileşimi sağlayan sitokin ve adezyon moleküllerinin inflamasyondaki önemi bilinmektedir ve hastalıkların oluşma sürecinin araştırılmasında yeni alanlar açmıştır. Romatizmal hastalıkların genetiği ve immün sistemi tetikleyebilen bakteriyel ve viral antijenler daha iyi anlaşılmış bulunmaktadır. HLA-DR4 ve bununla ilişkili antijenlerin kişide romatoid artrit gelişme eğiliminin oluşmasında muhtemel rolleri hakkında çalışmalar ilerlemektedir. Spondilartropatili bir hastada HLA B27 antijenin pozitif saptanması, klinik bulguları tamamlayıcı bir olanak sağlamıştır. Antijen-antikor-kompleman reaksiyonları ve immün komplekslerin varlığı,immün tolerans kaybı ve otoimmünite bulguları, romatizmal hastalıkların patogenezinde, tanısında ve yeni tedavi planlarının hazırlanmasında önemli katkıda bulunmuştur. Otoantikorların tayini evvelce iyi ayrılamayan hastalıkların ayrılmasında büyük ölçüde yarar sağlamıştır. Laboratuvarda gelişmiş tanı yöntemleri sendromların daha iyi tanınmasına hizmet etmektedir.
Romatolojik Hastalıkların Tanımı Romatizmal hastalıkların bir kısmı sistemik hastalık tablosu ile, bazıları kas-iskelet sisteminin bazı bölgelerini etkileyerek ortaya çıkar. Akut veya kronik seyir gösterir. Tanınabilen romatizmal hastalıkların sayısı 100ü aşmaktadır. Çoğu kronik seyirlidir, zaman zaman akut ataklar ve remisyonlar gösterir. Çok farklı klinik tablolarla kendini gösteren bu grup hastalıklarda kronisite, klinik değişkenlik, alevlenmelerle seyir, tekrarlamalar, tedaviye yanıt, hastanın yaşam kalitesi ve özürlülük derecesi farklılıklar gösterir. Romatizmal hastalıkların görülme sıklığı Amerikadaki verilere göre %3-10 arasında bulunmaktadır. Romatizmal yakınmalarla hekime başvuran hastaların yaklaşık %55-60ında pratikte önemi olan, sellülit, bursit, fasiit, miyozit, tendinit, tenosinovit, entesis,sinir sıkışmasına bağlı tuzak nöropatileri gibi yumuşak dokudan kaynaklanan romatizmal problemler vardır. Romatizmal hastalıkların %30-38ini dejeneratif eklem hastalıkları oluşturmaktadır. Osteoartroz veya dejeneratif eklem hastalığı olarak da ifade edilen osteoartrit, geriatrik popülasyonun en sık başvuru nedenidir. Bir hastalıktan ziyade, normal yaşlanma sürecinin bir parçası olduğu düşünülmektedir. Osteoartritte inflamasyonun primer yada sekonder olduğu kesin saptanmamasına rağmen, osteoartritin inflamatuar bir yönü olduğu bilinmektedir. Çeşitli nedenlerle eklem kıkırdağının yapısal bütünlüğünün bozulması ve buna eşlik eden periartiküler kemikte değişikliklerle karakterizedir, özellikle yaşlılarda kronik sakatlığa yol açabilir. Romatizmal hastalıkların yaklaşık %10 kadarını romatoid artrit gibi inflamatuar orjinli hastalıklar oluşturmaktadır. Bu grup hastalıklarda etiyoloji bilinmez, ancak oluşum süreçlerinde immünogenetik mekanizmalara ilave olarak çevresel faktörlerin (bakteriyel veya viral ajanlar) rolü olduğu kabul edilmektedir. Son yıllarda romatizmal hastalıkların patogenezinin anlaşılması yönünde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.Bu konu ile ilgili bilimsel gelişmede immünoloji, genetik, moleküler biyoloji, mikrobiyoloji alanlarındaki yeniliklerin büyük katkısı olmuştur. İnflamasyonun niteliği ve mekanizmaları hakkında önemli kavramlar oluşmuştur, özellikle nötrofil, antijen sunan hücre ve lenfositler başta olmak üzere,inflamasyonda rol alan hücrelerin fonksiyonları hakkında bilgiler artmıştır. Hücreler arası etkileşimi sağlayan sitokin ve adezyon moleküllerinin inflamasyondaki önemi bilinmektedir ve hastalıkların oluşma sürecinin araştırılmasında yeni alanlar açmıştır. Romatizmal hastalıkların genetiği ve immün sistemi tetikleyebilen bakteriyel ve viral antijenler daha iyi anlaşılmış bulunmaktadır. HLA-DR4 ve bununla ilişkili antijenlerin kişide romatoid artrit gelişme eğiliminin oluşmasında muhtemel rolleri hakkında çalışmalar ilerlemektedir. Spondilartropatili bir hastada HLA B27 antijenin pozitif saptanması, klinik bulguları tamamlayıcı bir olanak sağlamıştır. Antijen-antikor-kompleman reaksiyonları ve immün komplekslerin varlığı,immün tolerans kaybı ve otoimmünite bulguları, romatizmal hastalıkların patogenezinde, tanısında ve yeni tedavi planlarının hazırlanmasında önemli katkıda bulunmuştur. Otoantikorların tayini evvelce iyi ayrılamayan hastalıkların ayrılmasında büyük ölçüde yarar sağlamıştır. Laboratuvarda gelişmiş tanı yöntemleri sendromların daha iyi tanınmasına hizmet etmektedir.
.: İşlem Listesi