.: ÖN SÖZ
ÖN SÖZ
PREFACE
Makale Dili: TR
İnsan vücudunu oluşturan sistemlere ait elemanların birbiri ile işlevsel olarak denge ve uyumunda form ve fonksiyon arasındaki ilişki önemlidir. Kraniyo-fasiyal büyüme ile ilgili kuramların başlangıcı en az bir asırlık geçmişe sahiptir ve bu teorilerde kraniyofasiyal formu belirleyenin, çoğunlukla kemik büyümesi olduğu kabul edilmiştir; ta ki fonksiyonel matriks teorisi ispatlanana kadar. Fonksiyonel matriks teorisi ile kraniyo-fasiyal yapının en küçük ünitesinin formunun oraya ait fonksiyonlar ile belirlendiği kanıta dayalı olarak gösterilmiştir. Kraniyo-fasiyal formu, esasta fonksiyonların belirlediğini bu teoremin kurucusu olan Melvin L. Moss; ''kemiğin genleri yoktur; kemik aptaldır ve onu kandırmak kolaydır'' cümleleri ile ifade etmiştir. Kraniyo-fasiyal bölgedeki iskeletsel anomaliler genetik ve epigenetik kökenli olup buraya ait fonksiyonlar, epigenetik üzerinde etkilidir. Stomatognatik sisteme ait fonksiyonların normalden sapması, iskeletsel ve dişsel düzensizliklere neden olur. Örneğin, yutkunma ve solunum disfonksiyonları vertikal büyüme paterni ile karakterize iskeletsel morfolojiye ve openbite ile karakterize malokluzyona neden olabilir. Malokluzyonlar prematür kontaklar ile çiğneme kaslarının aktivitesinin değişmesine yol açar; buna karşı verilen reaksiyonun süresi ve şiddeti bireyin dokusal tolerans düzeyini aştığı zaman tempromandibular eklem disfonksiyonuna ait belirti ve semptomlar oluşur. Kraniyo-fasiyal yapının fonksiyonlarının uyumlu ve dengeli devam etmesinde temporomandibular eklem elemanlarının birbiri ile dengeli ve uyumlu çalışması önemlidir. Temporomandibular eklem düzensizliğinin esas olarak başlangıç nedeni çiğneme kasları arasındaki uyumsuz fonksiyonların temporomandibular eklem elemanları arasındaki uyum ve dengeyi değiştirmesidir. Çiğneme kasları arasında uyumsuzluk başlatan etkenin malokluzyonlar olduğu çoğunlukla kabul edilen bir görüştür. Malokluzyon, okluzyonun bozulmasıdır, malokluzyon tedavisi ile temporomandibular eklem düzensizliğinin iyileşmesi beklenir. Bununla birlikte, ortodontik tedavi sonrasında normal okluzyon sağlanmasına rağmen sıklıkla temporomandibular eklem düzensizliği ile karşı karşıya kalınır. Bu nedenle stomatognatik sistem elemanlarının çatışma olmaksızın işlev yapması için öncelikle temporomandibular eklem elemanları arasında uyum ve denge sağlanmalı ardından okluzyon inşa edilmelidir.
Bu kitapta hedeflenen; özellikle doğal dişlerin okluzyon dinamiğini sağlayan ortodonti ile diş hekimliğinin diğer dallarının okluzyon, malokluzyon ve temporomandibular eklem düzensizliği ilişkisi hakkındaki görüşlerinin kendi bakış açısı ile ortaya konmasıdır. Bu vesileyle, bu kitapta okluzyon ve temporomandibular eklem düzensizliği ilişkisi konusunda geçmişten günümüze bilimsel temellere dayanan farklı görüşleri kendi klinik deneyim ve görüşleri ile zenginleştirerek temporomandibular eklem yapılarının fonksiyonel ilişkisinin öncelikli olması, ardından okluzyonun planlanması gerektiği konusuna farkındalık kazandıran makaleleri ile katkısı olan tüm değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Prof. Dr. Hatice GÖKALP
Editör
Bu kitapta hedeflenen; özellikle doğal dişlerin okluzyon dinamiğini sağlayan ortodonti ile diş hekimliğinin diğer dallarının okluzyon, malokluzyon ve temporomandibular eklem düzensizliği ilişkisi hakkındaki görüşlerinin kendi bakış açısı ile ortaya konmasıdır. Bu vesileyle, bu kitapta okluzyon ve temporomandibular eklem düzensizliği ilişkisi konusunda geçmişten günümüze bilimsel temellere dayanan farklı görüşleri kendi klinik deneyim ve görüşleri ile zenginleştirerek temporomandibular eklem yapılarının fonksiyonel ilişkisinin öncelikli olması, ardından okluzyonun planlanması gerektiği konusuna farkındalık kazandıran makaleleri ile katkısı olan tüm değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Prof. Dr. Hatice GÖKALP
Editör
The relationship between form and function is important in the functional balance and harmony of the elements of the systems that form the human body. Theories of craniofacial growth date back at least a century, and it is generally accepted that bone growth is the determinant of craniofacial form in these theories; until the functional matrix theory is proven. With the functional matrix theory, it has been shown based on evidence that the form of the smallest unit of the craniofacial structure is determined by the functions belonging to it. The founder of this theorem, Melvin L. Moss, said "bone has no genes; the bone is stupid and it is easy to deceive it''. Skeletal anomalies in the craniofacial region are of genetic and epigenetic origin, and the functions belonging to this region are effective on epigenetics. Deviation of the functions of the stomatognathic system from normal causes skeletal and dental irregularities. For example, swallowing and respiratory dysfunctions can cause skeletal morphology characterized by a vertical growth pattern and malocclusion characterized by openbite. Malocclusions lead to premature contacts and altered masticatory muscle activity; when the duration and severity of the reaction to it exceed the individual's tissue tolerance level, signs and symptoms of tempromandibular joint dysfunction occur. Balanced and harmonious functioning of the temporomandibular joint elements with each other is important for the harmonious and balanced continuation of the functions of the craniofacial structure. The main cause of temporomandibular joint disorder is the incompatible functions between the masticatory muscles that change the harmony and balance between the temporomandibular joint elements. It is a widely accepted view that the factor that initiates the incompatibility between the masticatory muscles is malocclusions. Malocclusion is the deterioration of occlusion, and improvement of temporomandibular joint irregularity is expected with malocclusion treatment. However, despite normal occlusion after orthodontic treatment, temporomandibular joint irregularity is frequently encountered. Therefore, in order for the stomatognathic system elements to function without conflict, first of all, harmony and balance between the temporomandibular joint elements must be ensured, and then occlusion must be built.
The aim of this book is to present the views of orthodontics which specifically provide the occlusion dynamics of natural teeth and other branches of dentistry, on the relationship between occlusion, malocclusion and temporomandibular joint irregularity from their own perspective. I would like to thank to all my esteemed colleagues who contributed to this book with their articles raising awareness about the priority of the functional relationship of the temporomandibular joint structures, then planning the occlusion by enriching different opinions based on scientific foundations from past to present on the relationship between occlusion and temporomandibular joint irregularity take this opportunity.
Prof. Dr. Hatice GÖKALP
Editor
The aim of this book is to present the views of orthodontics which specifically provide the occlusion dynamics of natural teeth and other branches of dentistry, on the relationship between occlusion, malocclusion and temporomandibular joint irregularity from their own perspective. I would like to thank to all my esteemed colleagues who contributed to this book with their articles raising awareness about the priority of the functional relationship of the temporomandibular joint structures, then planning the occlusion by enriching different opinions based on scientific foundations from past to present on the relationship between occlusion and temporomandibular joint irregularity take this opportunity.
Prof. Dr. Hatice GÖKALP
Editor
.: İşlem Listesi