Fankoni anemisi (FA), kalıtsal bir kemik iliği yetmezliği sendromu olup, kanser yatkınlığı ile karakterizedir. Hematopoetik kök hücre nakli ile FA hastalarında yaşam süresi artsa da solid tümörlerin özellikle de oral skuamöz hücreli karsinomun (OSHK) gelişme riski yüksektir. FA hastalarında kanser gelişimi, FA DNA onarım yolağında görev alan FANC genlerindeki mutasyonlar nedeniyle DNA çift zincir kırık tamirindeki yetersizlikten gelişir. FANC gen mutasyonları hücresel toksisiteye ve genetik instabiliteye yol açarak kanserleşme sürecini hızlandırır ve sağlıklı bireylerde de meme, over, baş-boyun kanserleri gibi birçok kanser ile ilişkilendirilmiştir. FANCA, FANCC ve FANCG gibi gen mutasyonları, FA genlerindeki kopya sayısındaki değişiklikler, FA proteinlerinin anormal ekspresyonları, FA gen ürünlerinin işlev kaybı veya kazancı gibi mutasyonlar hem FA hastalarında hem de sağlıklı bireylerde kanser gelişimine neden olur. Kanserin erken tanısı tümörlerin daha küçük boyutlarda ve metastaz yapmadan teşhis edilmesi anlamına gelir. Erken tanı tedavi şansını artırmakta ve sağ kalım oranlarını yükseltmektedir. Örneğin FA hastalarında gelişme riski normal popülasyona göre çok yüksek olan OSHK'un başlangıç evresinde tedavi sonrası 5 yıllık sağ kalım %80-90 oranlarında iken, ileri evrelerde sağ kalım oranı %30'lara kadar düşmektedir. Bu nedenle FA hastalarında düzenli tarama testleri ve biyobelirteç araştırmaları ile kanserlerin erken teşhis edilmesi hedeflenmektedir. Erken tanıda güncel yaklaşım kanserin gelişiminde etkili olan sinyal yolaklarının hedeflenmesiyle seçilen biyobelirteçlerin geliştirilmesidir. Bu biyobelirteçler, tümör hücrelerinin spesifik özelliklerini yansıtarak kanserin erken teşhisinde büyük bir potansiyele sahiptir. Günümüzde sıvı biyopsiler, genomik ve epigenomik analizler ile biyoinformatik çalışmaları gibi yenilikçi yaklaşımlar bu alanda önemli gelişmeler sağlamıştır. Kanser biyobelirteçleri, tümörlerden kaynaklanan protein, DNA ve RNA bazlı biyomoleküller olup, kanser dokularından veya çeşitli vücut sıvılarından (kan, idrar, tükürük) elde edilebilir. Biyobelirteç analizleri için sıvı biyopsi, vücuttaki tümör hücrelerini veya tümörden kaynaklanan DNA, RNA ve proteinleri tespit etmeyi amaçlayan bir test yöntemidir. Bu yöntem, tekrarlanabilirliği ve invazif olmaması açısından hastalar için avantaj sağlar. Kanser erken tanısı için kullanılabilecek biyobelirteç türleri; genetik mutasyonlar, kromozom anomalileri, proteinler, mikroRNA'lar (miRNA) ve DNA metilasyonu gibi epigenetik değişiklikler, dolaşımdaki tümör hücreleri ve tümör DNA'ları ve viral markerlardır. Kanserle ilişkili genetik mutasyonların taranarak bireylerin mutasyon yükünün belirlenmesi erken tanı için büyük avantaj sağlar. Tümör hücrelerinde anormal eksprese edilen mikroRNA'lar özellikle vücut sıvılarından elde edilebilmesi ve stabil olmaları nedeniyle son yıllarda en çok üzerinde durulan biyobelirteç adaylarıdır. Yapay zekâ, biyoinformatik teknolojileri, omik veri analizleri ve yeni nesil dizileme gibi yöntemlerin desteği ile birden çok biyobelirtecin kombinasyonlarının oluşturulması kanserin erken tanısında önemli bir strateji olacaktır. Kanser dokularının yanı sıra tükürük gibi vücut sıvılarından kolaylıkla elde edilebilecek miRNA ve protein biyobelirteçlerin geliştirilmesi FA hastaları gibi yüksek kanser riski taşıyan bireylerin takibi açısından umut verici stratejilerdir.
Anahtar Kelimeler: Fanconi anemia; early diagnosis of cancer; biomarker
Fanconi anemia (FA) is an inherited bone marrow failure syndrome characterized by a predisposition to cancer. While hematopoietic stem cell transplantation has improved the life expectancy of FA patients, the risk of developing solid tumors, particularly oral squamous cell carcinoma (OSCC), remains significantly high. Cancer development in FA patients is attributed to mutations in the FANC genes, which are involved in the FA DNA repair pathway, leading to defective double-strand break repair. These FANC gene mutations result in cellular toxicity and genomic instability, accelerating tumorigenesis. Mutations in FANC genes, such as FANCA, FANCC, and FANCG, including copy number variations, abnormal protein expression, and loss or gain of function of FA gene products, are associated with cancer development in both FA patients and the general population. Early cancer diagnosis enables the detection of tumors at smaller sizes and before metastasis occurs. Early detection improves treatment outcomes and survival rates. For instance, in FA patients, the 5-year survival rate for early-stage OSCC, which occurs at a much higher risk compared to the general population, is approximately 80-90%, whereas survival rates drop to around 30% in advanced stages. Therefore, regular screening tests and biomarker research are vital for the early detection of cancers in FA patients. Current approaches to early diagnosis focus on targeting signaling pathways implicated in cancer development and the identification of relevant biomarkers. These biomarkers reflect specific properties of tumor cells and hold great potential for early cancer detection. Innovative strategies such as liquid biopsies, genomic and epigenomic analyses, and bioinformatics have made significant advances in this field. Cancer biomarkers include tumor-derived biomolecules such as proteins, DNA, and RNA, which can be obtained from tumor tissues or various bodily fluids (blood, urine, saliva). Liquid biopsy is a test method designed to detect tumor cells or tumor-derived DNA, RNA, and proteins in the body, offering advantages such as repeatability and non-invasiveness for patients. Biomarkers for early cancer detection include genetic mutations, chromosomal abnormalities, proteins, microRNAs (miRNAs), epigenetic changes such as DNA methylation, circulating tumor cells, circulating tumor DNA, and viral markers. Screening for cancer-associated genetic mutations to determine mutation burden provides a significant advantage in early detection. Among these, miRNAs abnormally expressed in tumor cells have garnered significant attention in recent years due to their stability and accessibility from bodily fluids. Combining multiple biomarkers through artificial intelligence, bioinformatics technologies, omics data analysis, and next-generation sequencing methods represents a promising strategy for early cancer diagnosis. Developing miRNA and protein biomarkers that can be easily obtained from bodily fluids, such as saliva, offers an encouraging approach for monitoring individuals with high cancer risk, such as FA patients.
Keywords: Fanconi anemia; early diagnosis of cancer; biomarker
.: İşlem Listesi