Üst solunum yolu enfeksiyonlarında farklı grup birçok mikroorganizma etken olabilmekte, bunların önemli bir kısmını virüsler oluşturmaktadır. Etken bakteriler içinde en sık rastlananlar Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis ve Streptococcus pyogenes'dır. S. pyogenes suşlarının penisiline karşı bildirilmiş bir direnci söz konusu olmadığı için rutin olarak duyarlılık testi yapılmamaktadır. Penisiline allerjisi olan hastalarda eritromisin kullanımı önerilmektedir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde eritromisine dirençli suşların tedavide problem olacak kadar önemli düzeyde olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur. Özellikle Avrupa ülkelerinde artmakta olan bir dirençten söz edilmektedir. Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda S.pyogenes suşlarının eritromisin direnci %4-7 arasında bildirilmiştir. S. pneumoniae'nın antibiyotik direnci ise 1960'lı yıllarda penisiline karşı direnç ile başlamıştır. Bu direnci belirlemek için en yaygın kullanılan yöntemler oksasilin disk difüzyon testi ve E-test (AB BIODISK, Solna, Sweden)'dir. Disk difüzyon testi duyarlı olmasına rağmen yeterince özgül değildir, tarama testi olarak kullanılması önerilmektedir. Etest daha özgül, ancak pahalı bir yöntemdir. Penisiline duyarlı olmayan (orta ve yüksek düzeyde dirençli) S. pneumoniae suşlarının prevalansı ülkeden ülkeye değişmekte, %5-50 arası oranlar bildirilmektedir. Ülkemizde de penisilin ve trimetoprim-sulfametoksazol (TMP-SMX) direncinin yüksek olduğu, makrolid direncinin artmakta olduğu gözlenmektedir. H. .influenzae'nın antimikrobiyal direncini saptamaya yönelik duyarlılık testleri standardize edilmiştir. Bu yöntemlerin uygulanamadığı durumlarda ampisilin direncinin saptanması ve beta-laktamaz varlığını araştıran testlerin kullanılması tedaviye yön vermek açısından önem taşımaktadır. 1970'li yıllarda sırasıyla önce tetrasiklin daha sonra kloramfenikol ve ampisiline karşı direnç geliştiği bildirilmiştir. Ampisilin direnci 1995 yılında ABD'de %28, Avrupa'da %15'e ulaşmıştır. Ampisilin direncinin ülkemizde yapılan bazı çalışmalarda %20 oranında olduğu saptanmıştır. Bu direncin H. influenzae tip b'de diğer serotiplerden daha fazla oranda olduğu bilinmektedir. TMP-SMX direnci dünyada birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yüksek orandadır. Kinolon grubu antibiyotiklere karşı direnç nadirdir. M. catarrhalis suşlarının %90'dan fazlasının beta-laktamaz sentezlediği bilinmektedir. Amoksisilin+klavulanik asit, seftriakson ve levofloksasin suşlara oldukça etkili bulunmuştur. M. catarrhalis suşlarının beta-laktamaz sentezleyerek, S.pneumoniae ve kapsülsüz H.influenzae ile birlikte etken olduğu solunum yolu enfeksiyonlarında penisilinlerle tedavide sorunlara neden olabileceği hatırlanmalıdır. Bu nedenle sadece saf kültür olarak izole edildiği durumlarda değil, mikst kültürlerinde de rapor edilmesi önem taşımaktadır. Klinik mikrobiyoloji laboratuvarlarında bu bakteri için duyarlılık testleri yapılması yerine beta-laktamaz varlığının saptanması yeterli bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Streptococcus pyogenes, antimikrobiyal direnci
Although the causes of upper respiratory tract infections are mainly viruses, there are four main bacteria Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis and Streptococcus pyogenes known as pathogens. As there has been no isolate reported as resistant to penicillin S. pyogenes, susceptibility testing is not performed routinely. Erythromycin is recommended for patients allergic to penicillin. There are reports particularly from European countries concerning macrolide resistance of S. pyogenes strains. The resistance of S. pyogenes strains to erythromycin is 4-7% in different studies. Penicillin resistance of S. pneumoniae emerged in 1960s. Disk diffusion and E-test (AB BIODISK, Solna, Sweden) methods are commonly used for detection of penicillin resistance of pneumococci. Disk diffusion method is sensitive enough to be recommeded for screening but not specific. E-test is a specific but expensive method. The prevalence of penicillin-nonsusceptible strains (intermediate and resistant) varies greatly from country to country, ranging from 5% to 50%. According to the studies in our country, the resistance of S. pneumoniae strains against penicillin and trimethoprim-sulfamethoxazole (TMP-SMX) is high, besides the increasing macrolide resistance. There are standardized susceptibility testing methods for H. influenzae, but the determination of susceptibilty to ampicillin and beta-lactamase production is at least recommended. The resistance of H. influenzae strains to tetracycline and then chloramphenicol and ampicillin have been emerged in 1970s. The resistance of the strains to ampicillin reached up to 28% in USA and 15% in Europe where as it is reported as 20% in some studies in Turkey which is known to be higher in encapsulated type b strains. TMP-SMX resistance is high in our country like many countries. More than 90% of M. catarrhalis strains produce beta-lactamases. Amoxicillin/clavulanic asid, ceftriaxone and levofloxacin have good activity against M. catarrhalis strains. It is important to remember that beta-lactamase production of M. catarrhalis strains might cause failure during the treatment of upper respiratory tract infections with penicillin so the growth of M. catarrhalis should be reported even in mixed cultures. Only the determination of beta-lactamase production is enough for M. catarrhalis strains.
Keywords: Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Moraxella catarrhalis, Streptococcus pyogenes, antimicrobial resistance
.: Process List