tümörlerine göre oldukça düşük olan ve tanı güçlüğü yaşatan yumuşak doku tümörleri ile bu tümörlere spesifik
olarak tanımlanmış moleküler değişikliklerin temel alındığı özel sayı oldu.
Yumuşak doku tümörleri genel olarak görülme sıklıklarının düşük olması, bu konuda özelleşmiş klinisyenlerin azlığı dolayısıyla rutin çalışma içindeki bir patoloğun görece az karşısına çıkan, ancak karşılaştığında da reaktif-benign ve malign lezyonların hemen hemen hepsinin içinde yer aldığı geniş bir ayırıcı tanı havuzu ile karşılaştığı bir grup tümördür. Bu zorluğa yumuşak doku tümörlerinin alışılmadık lokalizasyonlarda da karşılaşılabilirlikleri eklenince ciddi bir tanı zorluğu ortaya çıkar.
Dr. Nil Çomunoğlu, Dr. Aslı Çakır ve Dr. Sergülen Dervişoğlu tarafından hazırlanan "Malign Yumuşak Doku Tümörlerine Patolojik Yaklaşım" konulu derlemede yumuşak doku sarkomlarında makroskopik incelemeden rapor oluşumuna kadar tanıya giden yol özetlenmiştir.
Diğer tüm tümöral lezyonlarda olduğu gibi sarkomlarda da tanıdan tedaviye giden yol haritasında multidisipliner takımın üyeleri olan onkologların tedavi yaklaşımı Dr. Sema Sezgin Göksu ve Dr. Hasan Şenol Coşkun tarafından "Yumuşak Doku Sarkomlarına Onkolojik Bakış" başlığında özetlenmiştir.
Özellikle yumuşak doku sarkomları, tekrarlayan translokasyonlara sahip olmaları ve bu özelliklerinin tanı, tedavi ve prognostik değeri nedeniyle diğer tümörlerden ayrılırlar. "Yumuşak Doku Tümörlerinde Moleküler Özellikler" başlıklı derlemede, yumuşak doku tümörlerinde izlenen moleküler özellikleri Dr. Mualla Özcan ve Dr. Gözde Koca ile tanı yöntemlerini de tartışarak ele aldık.
Yumuşak dokunun psödosarkomatöz lezyonları klinikomorfolojik olarak sıklıkla sarkomlarla karıştırılan ve bu nedenle patologlar için zorluk yaşatan lezyonlar olmuştur. Yumuşak Dokunun Psödosarkomatöz Lezyonları? başlıklı derlemede Dr. Gülfiliz Gönlüşen, Dr. Kıvılcım Eren Erdoğan, Dr. Nazlı Soygun ve Dr. Sevil Karabağ klinik ve mikroskopik olarak hatalı tanılara neden olan reaktif /benign lezyonları morfolojik özellikleri ve yardımcı tanı yöntemleriyle beraber ele aldılar.
Dermis ve yüzeyel subkutan yerleşimli iğsi hücreli lezyonlar reaktif lezyonlardan malign lezyonlara kadar değişen yelpazede karşımıza çıkabilirler. Bu grup lezyonların çoğu fibroblastik ve miyofibroblastik özelliğe sahip olmakla beraber ayırıcı tanıda ve sınıflamada zorluk yaşatırlar. "Kutanöz İğsi Hücreli Lezyonlar" başlıklı makalede bu grup içinde yer alan ve sık izlenen lezyonlar Dr. Betül Ünal ve Dr. Zeynep Bayramoğlu tarafından
derlenmiştir.
Çocukluk çağı tümörleri, benzerlikler olsa da, yetişkinlerden farklılıklar gösteren ve farklı ele alınması gereken tümörlerdir. "Çocukluk Çağının Non-rabdomiyomatöz Yumuşak Doku Tümörleri" başlıklı derlemede Dr. Gülşah Ünay, Dr. Esra Yıldırım ve Dr. Havva Serap Toru çocukluk çağında izlenen yumuşak doku tümörlerini klinikomorfolojik özellikleri ve yardımcı tanı yöntemleriyle beraber ele alarak doğru tanıya ulaşmada önemli noktalara dikkat çekmişlerdir.
İskelet kası diferansiyasyonu gösteren tümörler, farklı morfolojik görünümlerde karşımıza çıkabilir. Bu grup tümörler çocukluk çağında ortaya çıkabildiği gibi bazı morfolojik subtipleri ileri yaşta izlenir. Bazı subtiplerinde tanısal ve prognostik öneme sahip moleküler değişikliklerin de eşlik ettiği "Rabdomiyosarkomlar" Dr. Işıl Candaner ve Dr. Güzide Ayşe Ocak tarafından derlenmiştir.
Gastrointestinal sistemin en sık izlenen mezenkimal tümörü olan gastrointestinal stromal tümörler, tipik immünohistokimyasal ve moleküler özellikleri ve spesifik tedavi modaliteleri nedeniyle dikkat çekerken, gastrointestinal lokalizasyon dışında izlenen nadir karşılıkları "Ekstragastrointestinal Stromal Tümörler" başlığı altında, literatürde yer alan olgular üzerinden değerlendirilerek Dr. Erdem Ayık ve Dr. Özlem Elpek tarafından
özetlenmiştir.
Liposarkomlar yumuşak doku tümörleri içinde günlük rutinde görece sık karşılaşılan tümörlerdir. Leiomiyosarkomlar ise uterus dışında yumuşak dokuda izlendiklerinde tanısal güçlük yaratırlar. "Yumuşak Dokunun Liposarkom ve Leiomiyosarkomu" başlıklı derlemede Dr. Banu Yaman ve Dr. Taner Akalın tarafından bu iki grup tümörün genel morfolojik, immünohistokimyasal ve moleküler özellikleri özetlenmiş, bu özelliklerin tedaviye yansımaları literatür bilgileri ışığında tartışılmıştır.
Kemik dışı lokalizasyonlarda izlenen Ewing sarkomu, Dünya Sağlık Örgütü Yumuşak Doku ve Kemik Tümörleri 2013 Sınıflamasında andiferansiye/sınıflandırılamayan sarkomlar grubu altında "andiferansiye yuvarlak hücreli sarkom" başlığında, klasik EWSR geni dışında genlerin katıldığı ve Ewing sarkomuna benzer morfolojiye sahip tümörler olarak dikkate alınmaktadır. "Yumuşak Dokunun Ewing/Periferal Nöroektodermal Tümörleri" başlıklı derlemede Dr.Düriye Betül Yılmaz, Dr. Esra Çobankent Aytekin'le beraber bu grup tümörlerin genel özelliklerini geçmiş ve güncel yaklaşımlarla beraber moleküler özellikleri de dikkate alarak özetlemeye çalıştık.
Yumuşak doku tümörleri makroskopik incelemeden başlayarak, histopatolojik tanı, yardımcı tanı yöntemleri ve tedavi aşamalarında dikkate alınması gereken bazı özelliklere sahip tümörler grubudur. Bu özel sayıda yumuşak doku tümörlerine genel patolojik yaklaşım yanı sıra bazı yumuşak doku tümörleri ile ilgili güncel bilgilerin paylaşılması hedeflenmiştir. Bu amaçla bu özel sayıya katkıda bulunan hocalarıma ve meslektaşlarıma
çok teşekkür ediyorum.
Tüm okuyuculara yararlı olmasını dilerim.
Saygılarımla...
Prof. Dr. İnanç Elif GÜRER
Sayı Editörü
.: Process List