Yaşam tarzımız nedeniyle, okul öncesi dönemden, kırılgan yaşlılık dönemine dek tüm yaş grupları için inaktivitenin olumsuz etkileri ile mücadele etme gereği doğmaktadır. Dünyadaki en önemli ölüm nedenlerinin tümünün, fiziksel inaktivite ile ilişkili olduğu görülmektedir. Yapılan tüm "meta analizler", "sistematik derleme" çalışmaları "orta ve/veya yoğun fiziksel aktivitenin"; tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, metabolik sendrom gelişimini önlediği/ötelediği ve tüm nedenlerden ölümleri azalttığı yönünde kanıtlar ileri sürmektedir. Hastalık söz konusu olmasa bile yaşına uygun olarak aktif yaşam sürenlerde; kilo kontrolünün daha iyi olduğu, kemik ve kasların daha kuvvetli olduğu, kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet, metabolik sendrom ve bazı kanser türleri için riskin azaldığı, mental sağlığın ve ruh halinin daha iyi olduğu, yaşlılarda günlük yaşam aktivitelerinde becerilerinin geliştiği, düşmenin önlendiği, yaşam beklentisinin arttığı kanıtlanmıştır.
Diğer yandan; yaşamdaki inaktivite süresi arttıkça, tüm bireyler için genel sağlık üzerine olumsuz etkiler açığa çıkmaktadır. Kasların yapılandırılması, kilonun kontrol altına alınması, postürün optimal olabilmesi, vücudun daha fit görünmesi için düzenli fiziksel aktivite gereklidir.
Fiziksel aktivitenin kalıcı ve optimal sağlık yararları oluşturabilmesi için tanımlanması, tipi, süresi, yoğunluğu, frekansının kişiye özgü planlanması gerekir. Sıklıkla günlük yaşamda kullanılan fiziksel aktivite terimi ile, egzersiz kastedilmektedir. Fiziksel aktivite; günlük yaşam aktiviteleri dâhil kas aktivitesinin olduğu her hareketi kapsar, egzersiz ise yaşa, cinse, var olan sağlık statüsüne (ve/veya hastalıklarına) uyumlu olarak kişiye uygun yapılandırılmış ve bir amaca uygun olarak tekrarlanan fiziksel aktiviteler dizisidir. Sağlık yararı beklenmesi gereken aktivite türü, egzersizdir.
Egzersiz; oksijen kullanım etkinliğinde artış, hücre içi atıkların daha hızlı boşaltılması, harcanan enerji ile glukoz kullanımında ve insülinin etkinliğinde artma gibi hücresel düzeyde katkılar sağlar. Egzersizin düzenli yapılması bu etkilerin sürekliliğini sağlar, sistemler olumlu etkilenir; kardiyopulmoner ve vasküler sistem desteklenir, miyokard güçlenir, böylece kardiyovasküler uyum ve uygunluk artar. Kardiyovasküler fitnesin
artması ve sağlığın gelişmesi ile hipokinetik hastalık riski azalır. Egzersizin yararları, sağlık ve hastalık varlığında değişir. Doğumdan itibaren her yaş ve her sağlık statüsü için uygun olan aktivite ya da egzersiz vardır.
Verilecek egzersiz programı var olan hastalığa/eşlik eden diğer hastalıklara, hastanın yaşına, cinsine, genel statüsüne uygun planlanır ve çeşitlilik içerir. Amaç tüm yaşamı aktif kılacak düzenlemeleri yapmaktır. Geçici fiziksel sorunlar ya da hastalıklar söz konusu olduğunda bir dönem için farklı yaklaşımlar gerekebilir, ancak nihai hedef; yaşam boyu, kişiyi fiziksel olarak optimumda tutabilmektir.
Ortopedik bir sorun olduğunda, ilgili bölge için egzersiz programı verilmesi öncelikli hedeftir. Nörolojik bir hastalıkta akut ve kronik dönemde farklı özellikler içeren nörofizyolojik yaklaşımlar uygulamak önceliklidir. Cerrrahi operasyon geçirmiş hastada yoğun bakım ünitesi içinde kardiyopulmoner destek ve minimal mobilizasyon programları ile başlayan egzersiz programları uygulanması, hastane içi programlarla süre ve
yoğunluğun artırıldığı programlar ve geç dönemde dayanıklılığı geliştiren aerobik programlar uygulanması temeldir. Oysa sistemik bir hastalık varlığında örneğin; bir diyabet hastasında, aerobik kapasitenin geliştirilmesi ve aktivitenin sürekliliğine odaklanılır, insülin kullanılıyorsa kullanılan insülinin salınım özelliğine uygun ve hipoglisemiden koruyacak planlamalar yapılır. Ancak aynı zamanda, yaşı gereği var olan riskleri de duruma eşlik etmektedir. Diz problemi, osteoporoz, menopoz, kardiyovasküler riskler, psikolojik-sosyal sorunlar, yaşa bağlı diğer sorunlar tabloya eşlik edebileceğinden, sağlığın geliştirilmesi için bütüncül yaklaşımlar hedeflenir ve süreç ilerledikçe, problemler çözüldükçe egzersiz programı da genel sağlığı hedefleyecek biçimde çeşitlendirilir. Tüm hastalıklar için erken ve geç dönem uygulamalar farklılıklar içermelidir.
Tüm yaş grupları ve tüm hastalıklar için birincil yaklaşım (hastalığa spesifik egzersiz programı ile öncelik fonksiyon temini, ardından kuvvetlendirme) sonunda aerobik aktivite programları ile aerobik kapasitenin artırılması ve endüransın geliştirilmesi ile genel sağlığın geliştirilmesi hedef olmalıdır.
Bu sayıda genel olarak yaygın kullanımı ile fiziksel aktivitenin ele alınmasını hedefledik. Fiziksel aktivite ile egzersiz arasındaki farkın fark edilmesini, egzersiz planlamasının ciddiyetle ele alınması gerektiğini, "Fizyoterapistlerin"; egzersiz planlamasında neleri dikkate aldığını ve uygulama seçeneklerini görebilmeyi istedik.
Sağlıklılarda ve özellikle hastalık söz konusu olduğunda; egzersiz planlamasında fizyoterapistin mutlak rolünün ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedik. Egzersiz önermenin; hastalık söz konusu ise riskler de oluşturabileceği, özenle ve dikkatle uygulanması gerektiği ve zaman zaman supervise edilmesi gerekebileceğini gördük.
Tüm fiziksel özellikler, yaş, sağlık statüsüne uygun ve bütüncül bir yaklaşımla planlanmış çeşitlilik arz eden, zaman zaman modifiye edilen programların daha yararlı olduğunun kanıtlarını vermek istedik.
Özellikle; T.C. Sağlık Bakanlığı'mızın; fiziksel aktivite ile ilgili çabalarına küçük bir katkı verebilmek istedik, faydalı olabilmesi dileklerimle.
Prof.Dr. Mine Gülden POLAT
Sayı Editörü
.: Process List