Değerli meslektaşlarım;
Uzun yıllardan beri özellikle üst ve alt solunum yolu hastalıklarında inhalasyon yoluyla ilaç kullanılmaktadır. Tıp tarihi ile ilgili araştırmalar oldukça eski inhalasyon uygulamaları hakkında bilgi vermektedir. Günümüzdeki modern uygulamaları ile karşılaştırıldığında etken madde, doz etki alanı ve etkinlik değerlendirmesi gibi konularda son derece kısıtlı olan bu ilk uygulamalar, hiç şüphesiz yaygın kullanım için cesur bir başlangıç oluşturmuşlardır.1
Burun ve ağızdan başlamak üzere alveolar alana dek uzanan solunum yolu yüzeyi için, bu şekilde ilaç kullanımı için önemlidir. Her bir anatomik bölgede yüzeyin özellikleri, ilaçtan etkilenmeyi belirleyen en önemli faktörlerden biridir.2
Solunum havasında bulunan bir partikülün, tedavi amaçlı olsun ya da olmasın, izleyeceği yol ve karşı karşıya geleceği süreçler ve nihayet vücudu nasıl etkileyeceği belli prensiplere bağlıdır. Bunların başında partikülün çapı, şekli ve suda çözünebilme yeteneği gelmektedir. Solunan partikülün çapı küçüldükçe ve suda çözünebilirliği arttıkça daha ileri akciğer alanlarına ulaşması mümkün olmaktadır. Benzer şekilde düzgün yuvarlak şekilli partiküller, amorf yapılara göre daha uzağa gidebilme özelliğine sahiptir.2
İnhalasyon yoluyla ilaç kullanımı için çok sayıda cihaz geliştirilmiştir. Tıpta yaklaşık yarım yüzyıldan bu yana modern cihazlarla yapılan inhalasyon tedavisinde, daha etkin kullanımı sağlamak için yeni cihazlar kullanıma girmektedir. Başlangıçta yalnızca ölçülü doz inhaler cihazlar kullanılırken, bugün kuru toz inhaler ve nebülizasyon yoluyla ilaç kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır.
Hastaların bu yolla ilaç kullanımı, diğer ilaç kullanma biçimlerine oranla daha fazla eğitim gerektirmektedir. Doğru kullanım tekniği ilaçtan yararlanabilmek için çok önemlidir. Kullanım sırasında önerilen uygulama basamaklarının doğru ve etkin biçimde yapılamaması yalnızca tedavinin etkinliğini azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda örneğin orofaringeal tutulumun artması yoluyla yan etkilerin ortaya çıkmasını da kolaylaştıracaktır. Ancak günlük sağlık hizmeti sunumu koşulları hastalarımıza yeterince zaman ayırmamıza engel olmakta ve inhalasyon tekniği eğitimi yeterince yapılamamaktadır. Bu amaçla kişisel çabaların ötesinde gerçekten kurumsal ve sağlık otoritesinin sorumluluk aldığı uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Kronik hastalıkların bazılarında olduğu gibi, ülkemizde ''Solunum Hemşireliği'' kavramı geliştirilmeli ve bu yaklaşıma destek olunmalıdır.
Öte yandan hastaların yaşları, eğitim durumları hatta hastalıklarının ağırlığı ilaç kullanma becerilerini ve dolayısıyla tedavinin etkinliğini belirlemektedir. Bu nedenle çocuk ya da yaşlı hastalarda inhalasyon eğitimi ve takibi özel bir önem arzetmektedir. İnhalasyon sırasında çocuklarda farklı cihazlar kullanılabilir. Bu cihazların; hastanın yaşına, anatomik yapısına uygun, daha önemlisi ebeveynlerinin takip edebileceği türden olmasına dikkat edilmelidir.3
Solunum yoluyla kullanılan ilaçların önemli bir kısmı, yöntemin doğası gereği akciğere ulaşmazlar. Hastalıklı bölgeye ulaşmasını beklediğimiz az miktardaki ilacın, yerine gidip gitmediğine bakmak, tedavinin etkinliğini sorgulamak gerekir. Bunun için in vitro ve in vivo yöntemler kullanılmaktadır. İn vitro olarak, cihazın performansı ve oluşurduğu partikül özellikleri sınanırken, in vivo yöntemlerde tedavinin etkinliği ve vücutttaki depolanma noktaları saptanır, birikme oranları hesaplanır.4 Bu çalışmalar gerek yeni bir cihaz ya da ilaç geliştirilirken, gerekse klinik çalışmalar sırasında yol gösterici olmaktadır.
Halen ülkemizde ve dünyada çok sayıda cihaz aracılığı ile farklı etken maddeler tedavi amacı ile kullanılmaktadır. Böylesine hızla gelişen ve zaman zaman kafa karışıklığına neden olan bu ürün çeşitliliği hangi hastaya ''hangi cihaz'' sorusunu da beraberinde getirmektedir.
Şüphesiz tedaviyi belirlerken hastanın yaşı, hastalığı, hangi etken maddeyi kullanması gerektiği yanında, ilacını nasıl bir cihazla kullanacağı da önemlidir.5 Bu noktada farklı hastalıklarda ve yaşlarda farklı cihazlar önerilse bile, asıl belirleyici olan, hastanın ilacı doğru teknikle kullanabilme becerisidir. Hekim uygun gördüğü cihazı reçete ettikten sonra belli aralıklarda hem tedavinin etkinliğini hem cihazın uygunluğunu değerlendirmelidir. Cihazın kullanılmaya devam etmesi ya da değiştirilmesi kararında mutlaka hastanın görüşü de alınmalıdır.
Son olarak, bugün yalnızca solunum hastalıklarının tedavisinde öne çıkmış olan inhalasyon yolu, yakın gelecekte diğer sistem hastalıklarının tedavisinde de kullanılan bir yol olacak gibi görünmektedir. Özellikle diyabet, kanser ve enfeksiyon hastalıklarıyla bağışıklama çalışmalarında inhalasyon yolunun başarı ile kullanılması mümkün görünmektedir.
Bu özel sayıda solunum yolunun etkin ve giderek artan öneme sahip bir ilaç kullanım yolu olduğunu ortaya koyan detayları bulabilirsiniz.
Kaynaklar
1. Laube BL. The expanding role of aerosols in systemic drug delivery, gene therapy, and vaccination. Respir Care 2005;50(9):1161-76.
2. Mirici A. Tutar Ü. İnhale edilen partikülün akciğerdeki serüveni. Toraks Dergisi 2002;3(2):3-6.
3. Schultz A, Le Souef TJ, Venter A, Zhang G,Devadason SG, Le Souef PN. Aerosol inhalationfrom spacers and valved holding chambers requires few tidal breaths for children. Pediatrics 2010;126(6):e1493-8.
4. Jaafar-Maalej C, Andrieu V, Elaissari A, Fessi H. Assessment methods of inhaled aerosols: technical aspects and applications. Expert Opin Drug Deliv 2009;6(9):941-59.
5. Mirici A, Meral M, Akgün M, Sağlam L, İnandı T. İnhalasyon tekniklerine hasta uyumunu etkileyen faktörler. Solunum Hastalıkları 2001;12:13-21.
Prof.Dr. Arzu MİRİCİ
Sayı Editörü
.: Process List