Sözlerime Derbi Earl'nin (1863) ''Egzersiz için zamanı olmayanın hastalıklar için zamanı olur'' sözleri ile başlamak istiyorum.
İnsan organizması harekete göre düzenlenmiştir. Organizmada kan eşit değil adil bir dağılım göstermektedir. Çalışan organ iyi kanlanır, gelişir ve güçlenirken, çalışmayan organ geriler, zayıflar ve atrofiye uğrar. 1990'ların başında insan sağlığında ve hastalıklardan korunmada fiziksel aktivite ve/veya egzersizin etkinliği iyice anlaşılmıştır. Buna rağmen, geçen bu süreçte, fiziksel inaktivite, gittikçe artan major bir halk sağlığı problemi olmaya devam etmektedir (Amerika Birleşik Devletleri'nde bu oran 1:4'dir).
Teknoloji ilerledikçe, insanoğlunu her gün hareketsizliğe sevk etmektedir. Endüstrinin makineleşmesi, evlerde iş kolaylaştırma aletlerinin çoğalması, ulaşım kolaylıkları ve araba kullanımının yaygınlaşması, hatta arabalarda otomatik vites ve pencerelerin kullanılması, kuruluşlarda idarecilerin ve az hareket gerektiren işlerin artması, televizyon-bilgisayar kullanımının yaygınlaşması, fiziksel aktivitenin ve enerji harcamanın azalmasına yol açmaktadır. Sosyal yaşamdaki bu değişimlere paralel olarak hareketsiz yaşam hızla devam etmektedir.
Egzersiz uygulamasının, koruyucu hekimlik çalışmaları ve hastalıkların tedavi ve rehabilitasyonunda oldukça etkili olduğu kabul edilmektedir. Spor/egzersiz bazı hastalıkları önlemede ve tedavi etmede basit, ucuz fakat önemli bir yöntemdir. Hastalıkların oluşumunda, prematüre ölümlerin önlenmesinde, özellikle önlenebilir ölüm nedenleri arasında bulunan sigara ve obezite tedavisinde, diğer anlamda ''koruyucu hekimlik'' uygulamalarında, egzersizin yeri kaçınılmazdır. Koruyucu hekimlik çalışmalarında ileri yaşlarda sağlıklı yaşamın devamında ''Yeni Yaşam Tarzı'' oluşturmak gerekmektedir. Yeni yaşam tarzı önemli öğeleri arasında, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapılması bulunmaktadır. Dolayısıyla düzenli egzersiz yaşamın bir parçası olmalıdır.
Egzersiz/fiziksel aktivite çocuklukta aile içinde başlamalı, alışkanlık oluşturarak, tüm yaşam boyunca; çocukluk/adolesans, erişkinlik ve yaşlılık döneminde devam etmelidir. Yani egzersiz veya fiziksel aktivite yaşamın her döneminde yaşantımızın bir parçası olarak uygulanmalıdır. Yemek yemek, çalışmak, uyumak, su içmek gibi yaşamın vazgeçilmez bir parçası olmalıdır egzersiz!!!
İnsanların ölüm nedenleri zamanla ciddi değişimler göstermeye devam etmektedir. Geçen yüzyılda enfeksiyon hastalıkları insanların asıl ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alırken, günümüzde hareketsizliğin yarattığı hastalıklar ilk sıraya yerleşmiş durumdadır.
Hareketsizlik; başlıca obezite, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, kas-eklem hastalıklarına neden olmaktadır. Bu hastalıkların tedavisinde ve bu hastalıklardan prematüre ölümlerin önlenmesinde ilaçlar ve beslenmenin yanı sıra hastaya özel egzersiz reçete edilmesi çok önem kazanmaktadır. Doğru hazırlanmış bir egzersiz programının insülin direncinde, tip 2 diyabette, dislipidemi, hipertansiyon, obezite, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, kalp damar hastalığı, kalp yetmezliği, osteoartrit, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu ve depresyon tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir. Egzersizin ayrıca kanser ve astım tedavisinde olumlu etkileri bildirilmiştir.
Düzenli yapılan fiziksel aktivitenin; mortaliteyi azaltığı, yaşam süresini uzattığı, ekonomiye katkı sağladığı kabul edilmektedir. Fiziksel inaktivite ise, başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere yukarıda belirtilen hastalıklarda mortalite oranını artıran major bir faktör olmaya devam etmektedir.
Artık hekimler, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kroner arter hastalıkları, osteoartrit, hiperlipidemi ve osteoporozu olan hastalarda sadece ilaç kullanılarak hastalığın tedavi edilemeyeceğini bilmektedir. Hastalar hangi ilacı alırsa alsın, diyetine dikkat etmeden ve düzenli egzersiz yapmadan, hastalığı kontrol altına alınamaz. Bu hastalıkların yanı sıra bazı kanser türleri ve depresyondan da korunmak için düzenli egzersizin şart olduğu artık bilinen bir başka gerçek.
Hekimler gerekli gördükleri hastalarına nasıl ilaç reçetesi yazıyorlarsa, egzersiz için de, aynen ilaç gibi doz-cevap ilişkisi gösterdiği ve seçilen egzersizin tipine göre cevap ortaya çıktığı için, aynen ilaç gibi egzersiz reçetesi hazırlamalıdır. Reçete kişiye özel olmalı, egzersizin tipi (aerobik-kardiyovasküler dayanıklılık egzersizi veya kas kuvvet ve esneklik egzersizi, denge egzersizi gibi), haftada kaç gün (en az 3 gün, tercihen her gün), günde seans süresi ve sayısı, egzersizin şiddeti ve periyodu doğru belirlenmelidir. Gereğinde birden fazla egzersiz modeli bir arada kullanılabilir. Bu nedenle spor hekimleri ve egzersiz fizyologları, kronik hastalıklardan korunma ve tedavi-rehabilitasyon amaçlı, hastanın/kişinin egzersize/spora başlama öncesi değerlendirme yapmalıdır. Kişinin/hastanın tıbbi öz geçmişi, kardiyovasküler, respiratuvar ve nöromusküler fizik muayeneyi takiben ''kardiyopulmoner egzersiz testi'' ile metabolik aktivitesi değerlendirilip, kardiyovasküler kondisyon seviyesi belirlenerek; egzersiz programlanmasında gerekli olan egzersiz tipi ve yoğunluğu saptanıp; kişinin kondisyonunu daha iyileştirmek, sağlıklı yaşamın devamını sağlamak, hastalık tedavisi ve rehabilitasyonunu düzenlemek amaçlı kişiye özel egzersiz reçete edilmelidir.
Bir ilaç olarak düşündüğümüz egzersizin tabii ki diğer ilaçlar gibi bir takım zararları, yan etkileri de olabilmekte. Dolayısıyla yapılması önerilen egzersizlerde, kişide olası iyileşme durumunu, egzersizin yan etkilerini ve zararlı durumlarını da mutlaka düşünmek, takip etmek gerekmektedir. Diyabeti olan obez bir hastanın, nasıl olsa hekimler yürüyüş öneriyorlar diye, egzersizi basite indirgeyerek, gezinti gibi sadece yürüyüş yapması, hastaların birbirlerinin ilaçlarını kullanmaları gibidir. Egzersiz öncelikle hastaya özel reçete edilmiş olmalıdır.
Yeterli dozda yapılmadığı zaman yararlı olmazken, uygun olmayan kişilerde yapılması durumunda ise sorun ortaya çıkabilmektedir. Tempolu yürümek gerçekten yararlı, ucuz, her ortam ve koşulda yapılabilen, kolay ve tehlikesiz bir egzersiz/spordur.
İleri yaşlarda önerilecek en uygun egzersiz modeli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hastanın öncelikle, yürümeye bir engelinin olup olmadığının gözden geçirilmesi; yürümenin hangi hızda olacağının, haftada kaç gün ve her gün ne kadar süre yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir. Bunların belirlenmesi durumunda kişinin yürüyüşü güvenli ve çok daha etkili olacaktır.
Tüm bu bilgiler ışığında ''Türkiye Klinikleri'' nin bu okumakta olduğunuz, ''Kronik Hastalıklar ve Egzersiz'' özel sayısında, sıkça karşılaştığımız kronik hastalıklardan korunma ve tedavisinde egzersizin rolü, prematüre ölümlerde morbidite ve mortaliteyi azaltmada egzersizin rolü ile ilgili güncel bilgileri ve tartışma konularını olabildiğince kapsamlı bir şekilde sizlerle paylaşmayı hedefledik. Mümkün olabildiği kadar çok çeşitli konuyu, olabildiğince kısa ve anlaşılır bir şekilde sizlere aktarmaya çalıştık.
Meslektaşlarımızın bu özel sayıda yer alan makaleleri zevkle okuyacaklarını ve cevap aradıkları sorulara tatmin edici yanıtlar bulabileceklerini ümit ediyorum.
Hareketli günler dileği ile...
Saygılarımla.
Prof.Dr. Safinaz YILDIZ
Sayı Editörü
.: Process List