Obezitenin tedavisi, sadece obeziteyi iyileştirmekten ibaret değildir, bu hastalığa bağlı komorbitelerin tedavisinin de yapılmasına yönelik çalışmaları ve tedavi metotlarını kullanmaya hekimleri yönlendirmektedir. Şöyle ki sadece hastanın beden kitle indeksini (BKİ) düşürmek, onu tedavi etmek demek değildir. Nitekim pek çok ülkede bu cerrahi metotlar için sadece 'bariatrik' ismi kullanılmaktadır. Bugün ise genel olarak bu ameliyatlar hem bariatrik hem de metabolik cerrahi olarak isimlendirilmektedir. Halbuki şişman olmayan BKİ 30-35 arası olan Tip 2 diyabetik hastalarda obeziteye yönelik metotlardan ziyade son yıllarda metabolik cerrahi ismi öne çıkmaktadır. Bu isim altında bir metabolik hastalığın cerrahi olarak tedavi edilmesini amaçlamaktadır, mide ve ince bağırsakta yapılan cerrahi girişimlerin tümünü kapsamaktadır.
Bu tür ameliyatların tarihçesi oldukça eski olmasına rağmen, 1953'te başlayan tedavi şekilleri sadece obezite için yapılmaktaydı ama 2007 yılında Roma'dan yayılan bizim de katıldığımız İnternational Diyabet Cerrahisi toplantısında Tip 2 diyabet tedavisi için uygun olan hastalarda cerrahi işlem yapılabilir diye bir karar çıkması üzerine, bu tedavinin de gelişimi hızlandı, obez ve Tip 2 diyabet olan hastaların kilo vermesi ile Tip 2 diyabetin iyileştiği ve hastaların artık insüline bağımlı olmadıkları gözlendi.
1980'lerden başlayarak diyabete yönelik birçok cerrahi teknik geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Hâl böyleyken 2014 yılında Avrupa'da yapılan çalışmalarda obezite ve Tip 2 diyabetin hızlı bir şekilde arttığı, tüm diyabet olgularının %90'dan fazlasını oluşturan Tip 2 diyabet hastalarının, dünyada arttığını gözlemekteyiz. 1980 yılında 108 milyon olan yetişkin diyabet hastası sayısı, 2014 yılında 422 milyona ulaşmıştır. Uluslararası Diyabet Federasyonu'nun 2015 yılında yayınladığı kitapta bu sayının 415 milyon olduğu da belirtilmiştir. 2040 yılında ise bu sayının 642 milyona ulaşacağı beklenilmektedir.
Başlangıçta tüm bariatrik cerrahi teknikleri, Tip 2 diyabetin tedavi teknikleri için yeterli olduğu zannedilirken, obez olmayan Tip 2 diyabet hastalarının da metabolik cerrahi teknikleri ile çok kilo kaybetmeden düzeldiklerinin ve kilo kaybetmeden Tip 2 diyabetin düzeldiği pek çok çalışmada gözlenmiştir. Cerrahi tekniklerin sağladığı faydalardan en çarpıcısı, hasta henüz çok kilo kaybetmeden diyabetin düzelmesidir. Bu gelişmede mide, bağırsak ve pankreas kaynaklı hormonların rol oynadığı düşünülmektedir.
Tüm bunların ışığında AHA (Amerikan Kalp Derneği) 2015 yılında yaptıkları ortak toplantıda 'Metabolik cerrahi ile obezite ile ilişkileri olan Tip 2 diyabet gibi çoğu hastalığın düzelmesi mümkündür.' kararını almıştır. Buna karşın metabolik cerrahi girişimlerinin ölüm riski %0,2'dir. Bu oran; bu hasta popülasyonunun apandisit ameliyatı olmasındaki ölüm riski ile eş değerdir.
Tüm bu bilgilerin ışığında ülkemizde 700'e yakın cerrah bu cerrahi işlemleri uygulamaktadır. Cerrahları son zamanlarda gelişen metabolik cerrahi tekniklerinin karmaşasından kurtarmak için Türkiye'nin saygın isimleri ile birlikte bu kitabı çıkarmayı uygun bulduk. Kitabımızın meslektaşlarımız için faydalı olacağını umuyoruz.
Prof.Dr. Mustafa TAŞKIN
Editör
The treatment obesity not only involves weight loss but also curing comorbid diseases such as Type 2 diabetes mellitus and hypertension currently. Even though in the past the success of obesity treatment relied on the drop in body mass index values, nowadays treatment or prevention of co-morbid diseases are our main targets. This is how the concept of metabolic surgery developed over the last half decade. Metabolic surgery is a more accurate description of our job since many individuals with Type 2 diabetes and other metabolic disorders are not obese or overweight but still needs surgical option for their optimal treatments.
History of metabolic surgery goes beyond 1950's after a half decade of dedication and challenging work initiated by Prof. Henry Buchwald and his team now its effectiveness for treatment of Type 2 diabetes has been approved by scientific community. Many patients benefited currently from this change and lives a healthy life without the burden of using insulin or oral anti-diabetic drugs. However, the patients with metabolic disorders that we reach and treat today is less than 0.1%. I am sure that this number will increase with the emergence of new techniques which are less hypo-absorptive and prone to lesser early and late complications.
As the time passes emerging metabolic surgical techniques justified by increasingly randomized trials and cohort studies gained popularity and acceptance by international surgical community. These emerging techniques aimed to treat moderately obese or lean subjects with metabolic syndrome or advanced Type 2 diabetes which cannot be treated by medications. Now we certainly know that metabolic disorders are chronic diseases that should be treated by a multidisciplinary and staged approach. More younger the patient we could treat, more unlikely he or she would develop a fatal heart disease or end organ damage related to primary disorder. This fact has also been accepted by American Heart Association statement that declares that, many co-morbid conditions such as Type 2 diabetes and hypertension can be treated by bariatric-metabolic surgery. As long as the concerns, the mortality from metabolic surgery is less than 0.2% which is much lower than the fatality of the metabolic diseases on moderate to long term.
In the light of all this information, nearly 700 surgeons perform these surgical procedures in our country. In order to save surgeons from the confusion of the recently developed metabolic surgery techniques, we have found it appropriate to prepare this book together with the respected names of Türkiye. We hope that our book will be useful to our colleagues.
Prof.Dr. Mustafa TAŞKIN
Editor
.: Process List